"Enter"a basıp içeriğe geçin

Kategori: Fikri Mülkiyet

Hizmet Olarak Yapay Zekâ

Şirinler’in bir bölümünde şirinler bir büyü kitabı bulurlar. Kitabın sahibi Büyücü Şirin adında biridir. O güne kadar dünyadaki tek şirinlerin kendileri olduğunu düşünen şirinler heyecanlanır. Şirin Baba ve ona eşlik eden şirinler, gizemli bir dağın tepesinde yaşayan Büyücü Şirin’i bulmak ve onu köylerine davet etmek için yola çıkarlar. Epey yol gittikten sonra yorulan şirinlerden biri sorar, “daha çok var mı, Şirin Baba?”. Şirin Baba, “pek fazla değil” der. Yürümeye devam ederler, bu sefer Şirine, “ben çok yoruldum, daha çok yolumuz var mı, Şirin Baba?” diye sızlanır. Şirin Baba yine “pek fazla değil” der. Daha sonra bir başka şirin, “iyi de daha ne kadar yolumuz var?” diye sorarak Şirin Baba’dan daha net bir bilgi ister. Ama Şirin Baba’nın yanıtı değişmez, “pek fazla değil”. Gece olur, bir şirin bitkin bir ses tonuyla tekrar “daha çok var mı Şirin Baba?” diye sorduğunda Şirin Baba’nın tepesi atar ve “Evet, var!” diye bağırır.

Uzun Bir Yol: 5G

Yeni teknolojilere çeşitli mitlerin eşlik etmesi; söz konusu teknolojilerin umutları ve korkuları beslemesi olağan bir durum. En son internetin gelişiminde gördüğümüz gibi bir süre sonra sular duruluyor ve teknoloji gündelik yaşamın içinde sıradanlaşıyor. Şimdi sahnede 5G teknolojisi var. Buhar makinesi, demir yolu, değiştirilebilir parçalar, elektrik, elektronik, internet, yapay zekâ vb teknolojiler gibi genel amaçlı bir teknoloji olarak görülen 5G’nin ulusal ve küresel düzeyde bütün ekonomiyi etkilemesi, var olan sosyoekonomik yapıları değiştirmesi bekleniyor. Kablosuz iletişimde yeni bir dönem başlatacak olan 5G ile uzun süredir konuştuğumuz nesnelerin interneti, gündelik yaşamın bir parçası haline gelebilecek. Ancak son zamanlarda, 5G ağları konuşlandırma çalışmalarıyla beraber, elektromanyetik alanların insan sağlığı üzerine etkileri hakkındaki endişeler yeniden gündeme geldi.

Teknolojik Egemenlik

Yeni sosyal medya düzenlemesiyle artık bir dönemin sona erdiğini söyleyebiliriz. Uzun süredir uzatmaları oynuyorduk. Düzenleme, malumun ilamı oldu.

2010 yılına kadar üç internet modeli yarışıyordu (Feenberg, 2012): Enformasyon modeli, tüketim modeli ve topluluk modeli. Enformasyon modeli, internette enformasyonun dağıtımını hedefliyordu. İnternetin ilk günlerinden beri var olan bu model kişiler arası iletişimin enformasyon değişiminden daha çekici hale gelmesiyle beraber zayıfladı. Sonradan çıkan tüketim modeli, interneti küresel bir alışveriş merkezine çevirmeyi hedefliyordu. Kullanıcılar arası iletişime asgari düzeyde gereksinim duyuluyordu. Eğlence endüstrisi ve servis sağlayıcılar yıllarca interneti de televizyonlaştırmak için hem yasal hem de teknik alanda yoğun bir faaliyet gösterdiler. Topluluk modeli ise insanlar arası iletişime ve etkileşime dayanıyordu. İnternetin en başından beri amacı iletişimdi. Epostanın icadı, sadece makineler değil insanlar arasında da bir iletişim ağı kurulabileceğini göstermişti. 2000’li yıllarda çıkan sosyal medya, hem toplumun daha geniş kesimlerini internete taşıdı hem de insanlar arasındaki etkileşimi artırdı.

Dijital Sömürgecilik

Dünya tersine döndü. Daha önce Çin, ABD kökenli şirketlerin ülkesindeki faaliyetlerini sınırlıyor ve şirketleri kendi belirlediği kurallar çerçevesinde hareket etmeye zorluyordu. Bu da medyada Çin’in serbest piyasaya tahammülsüzlüğü olarak yer alıyordu. 2000’li yılların başında Microsoft, Çin pazarını hızla ele geçirmeye başladığında Çin tehlikeyi fark etmiş başta GNU/Linux olmak üzere özgür yazılımları bilişim politikalarının temel bir bileşeni olarak ele almaya başlamıştı. Sorun sadece ekonomik değildi. Microsoft yazılımlarında olan gizli arka kapılar, savaş zamanında ABD’nin Çin’in ağ yapısına ulaşmasına fırsat verebilirdi. Çinliler’e göre Microsoft’a bağımlılık, hızla dijitalleşen bir dünyada ülkenin anahtarlarını potansiyel bir düşmanın eline vermek anlamına geliyordu. Çin, sosyal medya uygulamalarına da benzer biçimde yaklaştı. Yabancı sosyal medya şirketlerinin faaliyetlerini kısıtlamaya çalıştı ve onların yerini alabilecek alternatif sosyal medya uygulamalarının geliştirilmesini sağladı. Özellikle kendi yurttaşlarının verilerinin ABD şirketlerinin kontrolünde olmaması için büyük çaba gösterdi. Şimdi ise ABD aynı politikaları, aynı gerekçelerle Çinli şirketlere karşı uygulamaya çalışıyor. Çinli şirketleri ulusal güvenliği için bir tehdit olarak görüyor. Ama daha önemlisi ABD, teknolojideki hegemonyasının zayıfladığının farkında.

Web 2.0 Demokrasisinden Geriye Kalan

Web 2.0, on yıl önceki bir tartışma konusu. Web 2.0 terimi ilk kez bir web tasarımcısı ve yazar olan Darcy DiNucci tarafından kullanıldı. DiNucci, 1999 yılında yayımlanan bir yazısında webin kişisel bilgisayarın dışına çıkacağını; webe, televizyondan, arabadan ve cep telefonundan erişilebileceğini savunuyordu. DiNucci, çok ilerisini öngörmüştü (http://darcyd.com/fragmented_future.pdf).

Bir Kaynak Olarak Veri ve Dijital Zeka

Kanal İstanbul tartışmaları devam ederken 24 Aralık 2019 tarihinde “Ulusal Akıllı Şehirler Stratejisi ve Eylem Planı”na ilişkin bir Cumhurbaşkanlığı Genelgesi, Resmi Gazetede yayımlandı. Genelgede özellikle Çevre ve Şehircilik Bakanlığı koordinasyonunda hazırlanan “2020-2023 Ulusal Akıllı Şehirler Stratejisi ve Eylem Planı”na (https://www.akillisehirler.gov.tr/wp-content/uploads/EylemPlani.pdf) vurgu yapılıyor. Söz konusu raporda akıllı şehirler, “Paydaşlar arası işbirliği ile hayata geçirilen, yeni teknolojileri ve yenilikçi yaklaşımları kullanan, veri ve uzmanlığa dayalı olarak gerekçelendirilen ve gelecekteki problem ve ihtiyaçları öngörerek hayata değer katan çözümler üreten daha yaşanabilir ve sürdürülebilir şehirler” olarak tanımlanıyor.

Yeni İnternete Doğru

Jeremy Corbyn liderliğindeki İngiltere İşçi Partisi erken genel seçimde ağır bir yenilgi aldı ve Corbyn istifa edeceğini açıkladı. Seçim sonuçlarının partisi için ağır bir yenilgi olduğunu kabul eden Corbyn, seçimi kaybetmiş olmalarına karşın seçim kampanyasında bir umut bildirisi sunduklarını söyledi. Seçim tartışmaları ağırlıkla Avrupa Birliği’nden çıkış üzerinde yoğunlaşırken gerçekten de İşçi Partisi’nin bu çemberin dışına çıkan, bir umut bildirisine yakışan, “devlet destekli, geniş bant internet hizmeti”gibi vaatleri vardı. Corbyn, 2030 yılına kadar tüm ev ve işyerlerine yüksek hızlı fiber erişim hizmeti sağlamayı vadediyordu.

Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği ve Ses Asistanları

Geçen sezon uygulanan VAR (Video Assistant Referee – Video Yardımcı Hakem) sistemi, maç sonrası yaşanan bir çok tartışmanın önüne geçti. VAR sayesinde hakemler tereddüt ettikleri gol ve penaltı pozisyonlarında daha doğru karar verebildiler. Ama maç sonrasında hakemlerin hatalı kararlar verdiğine dair iddialar yine günlerce gündemi işgal etti. Sonuçta VAR karar vermiyor, sadece hakemin pozisyonları tekrar izleyerek durumu yeniden değerlendirebilmesini sağlıyordu.

İşyerinde Algoritmik Yönetim

Oxford Dictionaries, 2016 yılında ‘post-truth’u (hakikat-ötesi ya da hakikat-sonrası) yılın kelimesi seçmişti. Hakikat-ötesi, nesnel hakikatlerin kamuoyunu şekillendirmede duygulara ve kişisel kanaatlere hitap etmekten daha az etkili olmasını nitelemek için kullanılıyor. Politika kelimesinin önüne geldiğinde hakikatlerin ve olguların önemini yitirdiği bir politikadan söz ediyoruz. Hakikat-ötesi, Birleşik Krallıktaki AB referandumu ve özellikle de Trump’ın zaferiyle sonuçlanan ABD seçimleri sonrasında en çok tartışılan konulardan biri olmuştu (https://en.oxforddictionaries.com/word-of-the-year/word-of-the-year-2016). Sosyal medyada hızla yayılan sahte haberler ve politikacıların apaçık yalanları hakikat-ötesi politikanın bir parçası. The Economist dergisi 2016’da politikacıların her zaman yalan söylediğini ama artık bunun da ötesine geçilerek gerçeğin tamamen geride bırakıldığını yazıyordu (https://www.economist.com/leaders/2016/09/10/art-of-the-lie). Washington Post’un geçen ay yayınlanan bir haberine göre Trump, göreve geldiği tarihten bu yana on binden fazla yanlış ya da yanıltıcı iddiada bulunmuş (https://www.washingtonpost.com/politics/2019/04/29/president-trump-has-made-more-than-false-or-misleading-claims).

Endüstri 4.0: Bir Gelecek Tahayyülü

Geçen yazıda, Klaus Schwab’ın Dördüncü Sanayi Devrimi’ne ilişkin görüşlerine yer vermiştim. Schwab (2019), Dördüncü Sanayi Devrimi’ni son yıllarda gerçekleşen ve yeni kapılar açan dönüşümler dizisini tarif etmek için kullanıyor ve tamamlanmış bir devrimden değil iradi müdahalelerin belirleyici olacağı bir süreçten söz ediyordu. Bu yazıda, Dördüncü Sanayi Devrimi’ni daha eleştirel çalışmaların ışığı altında tartışmaya devam edeceğiz .