"Enter"a basıp içeriğe geçin

Etiket: Facebook

Facebook’un Metaevreni

Geçtiğimiz ekim ayı sonunda Facebook, adını Meta olarak değiştireceğini duyurdu. Facebook, Instagram ve WhatsApp gibi sosyal medya platformları artık Meta çatısı altında yer alacak. Şirketlerin kendilerini yeniden adlandırması sık rastlanılan bir durum olmamasına karşın Facebook ilk değildi. 2011’de Netflix, video işini ikiye ayırmayı planladığını ve postayla DVD gönderim işini Qwikster şirketi adıyla yapacağını duyurmuştu. 2015’te de Google, uygulama ve hizmetlerini Alphabet adını verdiği bir üst şirketin altında bir araya getirmişti. Fakat bu gibi değişiklikler çoğunlukla büyük bir kurumsal yeniden yapılanmanın başlangıcında gerçekleşiyordu. Facebook’ta ise ne bir yeniden yapılandırma ne de yönetici değişikliği vardı. Mark Zuckerberg’in CEO’luğu ve şirketin geleceğini etkileyebilecek kararlardaki belirleyiciliği devam ediyordu.

Komplo Teorileri ve Sosyal Medya

Facebook/Cambridge Analytica skandalından bu yana sosyal medya platformları siyasetçiler tarafından sürekli eleştiriliyorlar. Facebook ve Twitter gibi platformların yanında WhatsApp ve Telegram gibi mesajlaşma uygulamaları da mezenformasyon (bir kasıt olmaksızın yapılan yanlış bilgilendirme) ve dezenformasyon (yalan veya yanlış enformasyonun kasıtlı olarak yayılması) için elverişli bir ortam yaratmakla suçlanıyorlar. Dünyanın düz olduğunu veya aya hiç çıkılmadığını iddia edenlere gülüp geçebiliriz. Ancak bir kasıt olsun veya olmasın, sosyal medyada yayılan yalan/yanlış haberler kovid-19’da olduğu gibi ölümcül sonuçlar doğurabiliyor.

Kent İşletim Sistemleri

Daha önce akıllı şehirler hakkında yazdığım yazılarda şehirleri bir bilgisayar gibi ele alan yaklaşımları aktarmıştım. Siemens, akıllı şehirleri bir açık hava bilgisayarına benzetiyordu. Jenny McGrath, Kansas City’deki akıllı şehir projesi hakkındaki yazısında akıllı şehri, algılayıcılarla donatılmış ve uygulamalara ihtiyaç duyan dev bir akıllı telefon gibi görüyordu (bkz. https://bilimvegelecek.com.tr/index.php/2020/04/01/sirketlerin-ve-hukumetlerin-yonettigi-akilli-sehirler/). Bu yazıda ise Luque-Ayala ve Marvin’in (2020), Kent İşletim Sistemleri: Hesaba Dayalı Şehri Üretmek adlı çalışmasına yer vereceğim. Fakat bu konuya geçmeden önce geçen ayın en çok tartışılan konularından biri olan WhatsApp’ın yeni gizlilik politikasına kısaca değinmek istiyorum. Önümüzdeki günlerde akıllı şehirler ve platform ekonomilerini (bu arada Uber’in Türkiye’de yeniden faaliyete geçeceğini atlamayalım) daha sık tartışmak zorunda kalacağız. WhatsApp olayını sadece mahremiyetin sınırları içinde kalarak tartışamayacağımızı, önümüzdeki günlerdeki tartışmalara hazırlıklı olmamız gerektiğini düşünüyorum.

Web 2.0 Demokrasisinden Geriye Kalan

Web 2.0, on yıl önceki bir tartışma konusu. Web 2.0 terimi ilk kez bir web tasarımcısı ve yazar olan Darcy DiNucci tarafından kullanıldı. DiNucci, 1999 yılında yayımlanan bir yazısında webin kişisel bilgisayarın dışına çıkacağını; webe, televizyondan, arabadan ve cep telefonundan erişilebileceğini savunuyordu. DiNucci, çok ilerisini öngörmüştü (http://darcyd.com/fragmented_future.pdf).

Yeni İnternete Doğru

Jeremy Corbyn liderliğindeki İngiltere İşçi Partisi erken genel seçimde ağır bir yenilgi aldı ve Corbyn istifa edeceğini açıkladı. Seçim sonuçlarının partisi için ağır bir yenilgi olduğunu kabul eden Corbyn, seçimi kaybetmiş olmalarına karşın seçim kampanyasında bir umut bildirisi sunduklarını söyledi. Seçim tartışmaları ağırlıkla Avrupa Birliği’nden çıkış üzerinde yoğunlaşırken gerçekten de İşçi Partisi’nin bu çemberin dışına çıkan, bir umut bildirisine yakışan, “devlet destekli, geniş bant internet hizmeti”gibi vaatleri vardı. Corbyn, 2030 yılına kadar tüm ev ve işyerlerine yüksek hızlı fiber erişim hizmeti sağlamayı vadediyordu.

Enformasyonel Kapitalizmden Gözetim Kapitalizmine

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, seçimden iki gün önce yaptığı bir açıklamada sporu yaşamın her dönemine ve alanına yayacaklarını belirtti (https://www.birgun.net/haber/imamoglu-ne-yapacaklarini-sasirdilar-259431). Spora olan ilgiyi artırmak, hem bireysel hem de takım sporlarını herkes için erişilebilir kılmak, spor tesisi olmayan mahalle bırakmamak, spor tesisi olmayan okulların belediye tesislerinden yararlanmasını sağlamak gibi güzel vaatleri vardı. İmamoğlu’nun İstanbul’u herkes için yürünebilir bir şehir haline getirme ve fiziksel olarak yaya ulaşımını iyileştirme vaadi de iç açıydı. Bunlar zaten yerel yönetimlerden beklediğimiz hizmetler.

Dijital Etki Makinesi

Yıllardır insanları bir platformda buluşturarak dünyayı daha iyi bir yer haline getirdiğini iddia eden Facebook, Myanmar’daki şiddet olaylarındaki rolünü kabul etti. Facebook’un ürün yöneticilerinden Alex Warofka, 5 Kasım’da yaptığı bir konuşmada Facebook’un Myanmar’daki rolünü araştıran BSR’nin [1] (Business for Social Responsibility – Sosyal Sorumluluk için İş) hazırladığı rapora (https://www.ohchr.org/Documents/HRBodies/HRCouncil/FFM-Myanmar/A_HRC_39_CRP.2.docx) atıfta bulunarak, platformlarının bölünmeyi ve çevrimdışı şiddeti teşvik etmek için kullanıldığını, bunu önlemek için daha çok şey yapabilecekleri ve yapmaları gerektiğini söyledi. Warofka, yıl boyunca bu konuda büyük yatırımlar yaptıklarını, BSR’nin raporunun da doğru yolda olduklarını gösterdiğini söyledi. Raporda, Facebook’un dijital teknolojilerle henüz yeni tanışan bir ülkeye adım atarken on yıllardır devam eden baskının ve toplumsal bölünmelerin bilincinde olmadığına dikkat çekilmiş (https://newsroom.fb.com/news/2018/11/myanmar-hria/).

Teknoloji, Demokrasi İçin Bir Tehdit Mi?

MIT Technology Review dergisinin Ocak 2013 sayısı, “Büyük Veri Siyaseti Kurtaracak” kapağıyla çıkmıştı. Bilişim teknolojilerinin Obama’nın seçim zaferindeki payı ve Arap Baharı sonrası hala canlılığını koruyan sosyal medya platformları siyasette yeni bir dönemin habercisi olarak karşılanıyordu. İnsanlar akıllı telefonlarındaki kameralarla yaşadıkları veya tanık oldukları olayları kaydediyor ve anında tüm dünyayla paylaşıyordu. Ana akım medyanın görmediği veya göstermediği gelişmeler sosyal medyada hızla yayılıyordu. Ayrıca sosyal medya, muhaliflere yalnız olmadıklarını hissettiriyor ve muhalifler birbirlerinden güç alarak kentlerin meydanlarına akıyordu. Dünya, sosyal medyanın yardımıyla örgütlenen ayaklanmalarla sarsılırken Silikon Vadisi, dünyayı daha demokratik bir hale getirebilecek bir güce sahip olduğuna yürekten inandığı gibi insanları buna inandırabiliyordu.

Facebook’tan Uber’e Dijital Ekonomi

Cambridge Analytica adlı veri analiz şirketinin milyonlarca Facebook kullanıcısının özel verilerine ulaştığı ve bu bilgilerle ABD seçmeninin davranışlarını etkilediği daha önce de konuşuluyordu. Ama geçtiğimiz günlerde bu skandalın ayrıntılarını da öğrendik. Mark Zuckerberg, 21 Mart’ta yaptığı açıklamada (https://www.facebook.com/zuck/posts/10104712037900071) ve ABD Senatosu’nda verdiği ifadede hatalarını kabul etmekle beraber bir mağduriyet portresi çizmeye çalıştı. Cambridge Analytica, Facebook’la yaptığı sözleşmeyi ihlal etmişti. Bu gibi sorunların tekrar yaşanmaması için gerekli önlemler alınacaktı. Ama sorun ya Cambridge Analytica değil de buna zemin hazırlayan dijital ekonomiyse?

Ağ Tarafsızlığı ve Tekelleşme

2016’nın sonunda FCC (Federal Communications Commission – ABD Federal İletişim Komisyonu) üyesi Ajit Pai, ağ tarafsızlığının (net neutrality) ortadan kalkmasına sayılı günler kaldığını duyurmuştu. Donald Trump’ın 2012’den beri FCC üyesi olan Pai’yi 2017’nin Ocak ayında FCC Başkanı olarak atamasıyla beraber ağ tarafsızlığı tartışması yeniden alevlendi. Aralık ayında da üç Cumhuriyetçi ve iki Demokrat üyeden oluşan FCC, Cumhuriyetçi üyelerin desteğiyle Obama döneminin ağ tarafsızlığı ilkelerinin yürürlükten kaldırılması için harekete geçti.

Hatırlanacağı üzere 2015’te FCC önce interneti daha az düzenlenen enformasyon hizmetleri sınıfından çıkararak daha katı düzenlenen telekomünikasyon hizmetleri sınıfı altına almış daha sonra da hem sabit hem de mobil geniş bant hizmetleri için geçerli olacak Açık İnternet İlkeleri’ni ilan etmişti. Açık İnternet İlkeri’ne göre geniş bant sağlayıcıların,

  • yasal içeriklere, uygulamalara, hizmetlere ve zararsız cihazlara erişimi engellemesi,
  • yasal internet trafiğine içerik, uygulama, hizmet ve cihaz temelinde müdahale etmesi,
  • ödemeyle bazı trafiği önceliklendiremesi

yasaklanıyordu.