Bilişim teknolojileri tarihi, bilişim dünyasının önde gelen isimlerinin yanlış hatta bugün bize gülünç gelen kehanetleriyle doludur. 1945’de IBM’in yönetim kurulu başkanı Thomas Watson, birkaç büyük bilgisayardan oluşan bir dünya pazarı öngörmektedir.1977’de Digital Equipment şirketinin (DEC) kurucusu Ken Olsen, insanların kendi evlerinde bilgisayar bulundurmaları için bir nedenleri olmadığını söyler. Ethernet’in mucidi, 3Com şirketinin kurucusu Robert Metcalfe ise 1995 yılındaki bir yazısında İnternet’in 1996’da çökeceğini iddia eder ve 1999’da 6. Uluslararası WWW Konferansı’nda yaptığı konuşmada yazdığı makaleyi karıştırıcıdan (blender) geçirip yer [1].
Ay: Kasım 2014
Günlerdir iPhone’un yeni modeli konuşuluyor. Gazeteler ve haber portalları reklam kokan haberlerden geçilmiyor. İnsanlar iPhone’un yeni modelini bir an önce satın alabilmek için türlü çılgınlıklar yapıyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da bu durumu eleştiriyor [1]:
İnsanlar o marka telefonu alabilmek için gece dahi saatlerce kuyrukta bekliyorlar. Bu marka her yıl model çıkardığı halde, modeller arasında çok büyük farklılıklar da yok ha, bunu da söyleyeyim. Tanınmışlık sayesinde bu uzun kuyrukları oluşturabiliyorlar. Burada bir çok arkadaşımız da bunu biliyor. Aslında satılan telefon değil, satılan o telefonun markası. ‘Bak yenisini aldım, bu.’
Facebook’a herhangi bir eleştiri getirdiğimde önce karşıma Arap Baharı çıkardı; şimdi de Gezi çıkıyor. Tepki çoğunlukla aynı oluyor; sosyal ağların hükümetlerin etki alanının dışında özerk bir iletişim alanı yarattığıyla başlanıp Wall Street’ten, Tahrir’den ve Taksim’den dem vuruluyor. Sosyal medyanın isyanların nedeni olduğunu düşünene pek rastlamıyorum. Ama genellikle dünyanın dört bir yanındaki toplumsal hareketlerle sosyal medya kullanımı arasında bir bağ kuruluyor ve Facebook’u ya da Twitter’ı eleştirdiğinizde sosyal medya savunucularının gözünde teknoloji karşıtı bir makine kırıcısına dönüşüyorsunuz.