"Enter"a basıp içeriğe geçin

Kategori: Erişim Hakkı

P2P Ağlarda Dosya Paylaşımı

Bilgisayar ağları, iki ya da daha çok bilgisayarın enformasyon değişimi, kaynak veya uygulama paylaşımı amacıyla birbirleriyle bağlanmasından oluşur. Bilgisayarların birbirleriyle bağlanmasından söz ediyor olsak da bilgisayar kavramının kapsayıcılığını, telefonların, televizyonların ve film oynatıcıların bilgisayarlaştığını unutmamak gerekir.

Şifrepunk Hareketi

Dünyada bir hayalet dolaşıyor, kripto anarşi hayaleti.

Şifrepunk hareketinin kurucularından Timothy C May’in 1992 yılında yazdığı Kripto Anarşist Manitesto’su (http://www.activism.net/cypherpunk/crypto-anarchy.html) bu tanıdık sözlerle başlıyordu. Şifrepunklar, yıllardır bilişim teknolojilerini kullananlar ve geliştirenler olarak bu teknolojilerin sunduğu anonimlik olanağının farkındaydılar. May gibi bir çok şifrepunk dünyanın sayılı üniversitelerinin ya da şirketlerinin araştırma laboratuvarlarında çalışmakta ve bilgisayarların geleceğini, temel yönelimlerini daha açık seçik görebilmekteydiler. Artık iki kişi ya da grup, birbirinin gerçek adını veya kimliğini bilmeden iletişime geçebilecek, işlerini yürütebilecek ve elektronik sözleşmeler yapabilecekti. Bu gelişmeler elbette hükumet uygulamalarının (vergilendirmeler, düzenlemeler, ekonomik etkileşimlerin kontrolü vb) doğasını da değiştirecekti. Bu devrim (hem toplumsal hem de ekonomik) için gerekli teknoloji geçen on yılda sadece teorik olarak vardı. Şimdi ise düşünceler pratiğe uygulanıyordu ve on yıl sonrasında durum bambaşka olacaktı.

Phorm’a Neden Karşı Çıkmalıyız?

Geçtiğimiz aylarda ülkemize Phorm adlı bir şirket geldi. TTNET ile işbirliği içinde sessiz sedasız çalışmalarına başladı. Phorm’un başka ülkelerdeki faaliyetlerinden haberdar olan internet aktivistleri (en başta da Alternatif Bilişim Derneği üyeleri), kamuoyunu Phorm ve kullandığı DPI (Deep Package Inspection – Derin Paket İzleme) teknolojisi hakkında bilgilendirmeye yönelik belgeler ve videolar hazırladılar, basın açıklamaları yaptılar ve “TTNET tarafından internet kullanıcılarının rızası ve bilgisi olmadan getirilen sistem ile kişilerin internetteki verilerinin izinsiz olarak ele geçirildiğini ve ticari amaçla haksız kullanıldığına” dikkat çekerek suç duyurusunda bulundular (Ayrıntılı bilgi için bkz. http://www.enphormasyon.org/).

Vikipedi’ye Neden Katkıda Bulunmalıyız?

90lı yıllarda, çocukların eve bilgisayar aldırmak için ebeveynlerine söylediği ufak bir yalandı: Bilgisayarı derslerim için kullanacağım.

2000li yıllarda aynı yalanı eve internet bağlatmak için söylemeye başladık. İnternet, okuldaki başarımız için olmazsa olmazdı. İnternet servis sağlayıcılar reklamlarını (hala) bu “çocukça” yalan üzerinden kurguluyorlar.

İnternet’e Eşit ve Özgür Erişim Hakkı

3 Haziran 2011’de, bizim filtreli İnternet uygulamasını tartıştığımız günlerde, Birleşmiş Milletler, İnternet erişimini temel bir insan hakkı olarak tanımlayan bir rapor yayımladı [1]. Hatırlanacağı üzere, “Arap Baharı” eylemlerinde muhaliflerin İnternet’i etkin kullanımı karşısında hükumetler ülkelerindeki İnternet kullanımını tamamen engellemeye kadar varan yaptırımlar uygulamıştı. Fakat İnternet erişimine yönelik tehdit, bu ülkelerle de sınırlı değildi. Tüm dünyada, çeşitli web sitelerinin kapatılması , engellenmesi ya da bizde olduğu gibi filtrelenmesi son zamanlarda çok sık rastlanan uygulamalardı. Ancak Fransa’da ve İngiltere’de gündeme gelen “üç vuruş” (three strikes) ya da “yükseltilmiş yanıt” (graduated response) olarak ifade edilen kanunlar, erişim engellemelerine yeni bir boyut kattı.

Türkiye İnterneti Nereye Gidiyor?

Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurulu’nun (BTK) 22 Şubat tarihinde aldığı “İnternet’in Güvenli Kullanımı” başlıklı kararı, 15 Mayıs’ta Türkiye’nin dört bir yanında binlerce İnternet kullanıcısı tarafından “İnternetime Dokunma” diyerek protesto edildi[1].

15 Mayıs eylemleri, her hak arama eyleminde olduğu gibi dezenformasyonu da beraberinde  getirdi:

Erişilebilir Web

Devlet İstatistik Enstitüsü’nün 2003 yılında yaptığı araştırmaya göre nüfusumuzun %12’si engellidir. Renk körü olanları saymazsak, 420 bin kişi görme engellidir. Bu sayılara, yaşlılıktan kaynaklı oluşan doğal engeller dahil değildir. 2005 yılı itibariyle yaşlı nüfusun (65 yaş üstü) toplam nüfusun %5,7’sini oluşturduğu bildirilmiştir. Dolayısıyla, var olan toplumsal yapıda doğal bir eşitsizlik vardır.

Ülkemizde engellilere ve yaşlılara dair sorunlar daha çok kişisel olarak algılanmakta ve “yardımseverlik” odaklı çözümlerle aşılmaya çalışılmaktadır. Sosyal devletin gereği olan en temel hakların yok edilmesiyle, toplumsal ilişkiler, “sadaka kültürü” ile örülmektedir. Bunun sonucunda da, yardım eden (yardımsever) ile yardım alan (engelli) arasındaki ilişki, engellilerin, her geçen gün “yardımseverlere” daha çok muhtaç hale gelmesiyle sonuçlanmaktadır.