"Enter"a basıp içeriğe geçin

Etiket: Netflix

Ağ Tarafsızlığı ve Tekelleşme

2016’nın sonunda FCC (Federal Communications Commission – ABD Federal İletişim Komisyonu) üyesi Ajit Pai, ağ tarafsızlığının (net neutrality) ortadan kalkmasına sayılı günler kaldığını duyurmuştu. Donald Trump’ın 2012’den beri FCC üyesi olan Pai’yi 2017’nin Ocak ayında FCC Başkanı olarak atamasıyla beraber ağ tarafsızlığı tartışması yeniden alevlendi. Aralık ayında da üç Cumhuriyetçi ve iki Demokrat üyeden oluşan FCC, Cumhuriyetçi üyelerin desteğiyle Obama döneminin ağ tarafsızlığı ilkelerinin yürürlükten kaldırılması için harekete geçti.

Hatırlanacağı üzere 2015’te FCC önce interneti daha az düzenlenen enformasyon hizmetleri sınıfından çıkararak daha katı düzenlenen telekomünikasyon hizmetleri sınıfı altına almış daha sonra da hem sabit hem de mobil geniş bant hizmetleri için geçerli olacak Açık İnternet İlkeleri’ni ilan etmişti. Açık İnternet İlkeri’ne göre geniş bant sağlayıcıların,

  • yasal içeriklere, uygulamalara, hizmetlere ve zararsız cihazlara erişimi engellemesi,
  • yasal internet trafiğine içerik, uygulama, hizmet ve cihaz temelinde müdahale etmesi,
  • ödemeyle bazı trafiği önceliklendiremesi

yasaklanıyordu.

Dijitalleşme ve Kullanıcıların Mülksüzleştirilmesi

Eylül ayının üçüncü cumartesi günü yazılım özgürlüğü günü (https://www.softwarefreedomday.org/) olarak kutlanıyor. Etkinliğin amacı özgür yazılım ve yararları hakkındaki farkındalığı artırmak ve özgür yazılım kullanımını yaygınlaştırmak. Yazılımdaki özgürlüğü, hem özgür yazılım hareketinin içinden hem de dışından birçok insanın yaptığı gibi GNU/Linux işletim sistemine indirgememek gerekiyor. Yıllar önce bilgisayar denilince akla ilk gelen sadece ev kullanıcılarının kişisel bilgisayarlarıydı. Kişisel bilgisayarları, dizüstü bilgisayarlar, akıllı telefonlar ve tabletler izledi. Bu süreçte, kullanıcıların bilgisayarla yaratıcı etkileşimi, bir diğer deyişle bilgisayarı, üreticinin öngörmediği veya öngöremediği biçimlerde kullanma olanağı zayıfladı. Günümüzde ise gündelik hayatta kullandığımız nesnelerin bilgisayarlaşmasına şahit oluyoruz. Artık “arabanız tekerlekli bir bilgisayardır; uçak kanatları olan bir bilgisayardır; saatiniz, çocuğunuzun oyuncağı, hatta kalp piliniz özünde bir bilgisayardır” (Perzanowski ve Schultz, 2016). Nesnelerin interneti bağlamında gündeme gelen akıllı cihazlar yine birer bilgisayardır. Bu nedenle bilgisayarlardaki yazılımın özgürlüğü, 27 Eylül 1983’te Richard Stallman’ın GNU (GNU is Not Unix) projesini duyurarak özgür yazılımın fitilini ateşlediği dönemden daha vazgeçilmezdir. Kişisel bilgisayarlarda kullandığımız yazılımların özgürlüğünü düşünmek GNU/Linux, LibreOffice, Mozilla gibi yazılımların başarısı dikkate alındığında artık daha anlaşılırdır. Buna karşın, araba, kalp pili, giyilebilir teknoloji ve mobil cihazlar gibi günümüz bilgisayarlarındaki yazılımların kaynak koduna sahip olunabileceğine, nasıl çalıştığının öğrenilebileceğine ve kodda değişiklikler yapılabileceğine ihtimal vermeyiz. Hatta çoğu insan bu cihazların içinde yazılım bulunduğunu bile unutmuştur. Ama aynı teslimiyet 27 Eylül 1983 için de geçerlidir ve o zaman da özgür bir işletim sisteminin olabileceğine pek ihtimal verilmemektedir.