"Enter"a basıp içeriğe geçin

YARIMADA

Yapay Zekâ Sohbet Robotları Terapistlerin Yerini Alabilir Mi?


Geçen nisan ayında 16 yaşındaki Adam Raine, ardında hiçbir not bırakmadan intihar etti. Ailesi ve arkadaşları büyük bir şaşkınlık içindeydi. Komik suratlar çizen, şakalar yapan ve sürekli kahkaha atmak için dersleri bölen biriydi. Ancak Adam’ın yaşamında yolunda gitmeyen şeyler de vardı. Basketbola büyük bir tutkusu vardı; fakat lise birinci sınıfta disiplin sorunları nedeniyle takımdan çıkarılmıştı. Ayrıca huzursuz bağırsak sendromu (HBS) nedeniyle ikinci sınıfta örgün eğitime ara vererek çevrimiçi bir programa geçmişti. Kendi programını kendisi belirliyor, genellikle günün geç saatlerine kadar uyuyordu. Tüm bu olumsuzluklara rağmen Adam, hayatın içinde olmaya devam ediyordu. Kısa bir süreliğine yakın arkadaşlarından biriyle dövüş sanatları eğitimi almıştı. Neredeyse her gece abisiyle beraber spor salonuna gidiyordu. Kız kardeşlerinden birinin söylediğine göre çekiciliğini en üst düzeye çıkarmak isteyen genç erkekler arasında popüler bir sosyal medya trendi olan “looksmaxxing” ile ilgileniyordu. Bir sosyal hizmet uzmanı ve terapist olan annesi, çevrimiçi eğitim süresince Adam’ın notlarının iyileştiğini ve üçüncü sınıfta okula dönmeyi dört gözle beklediğini söylüyor (Hill, 2025).

Üçüncü Dalga Yapay Zekâ Etiği


Microsoft’un 23 Mart 2016 tarihinde çıkardığı Tay (“Thinking About You”) adlı Twitter botu, kısa bir süre sonra kışkırtıcı ve saldırgan tweetler atmaya başlamış ve Microsoft, 16 saat sonra hizmeti kapatmak zorunda kalmıştı. Bu sefer benzer bir sorunu Elon Musk’ın xAI adlı yapay zekâ (YZ) şirketi tarafından geliştirilen Grok’ta yaşadık. Grok, kullanıcılara verdiği yanıtlarla Twitter’ı altüst etti. Grok’un daha önce de pek sağlıklı çalıştığı söylenemezdi ama şimdi iyice zıvanadan çıkmış gibiydi. İnsanlar Grok’un yanıtlarını görünce gözlerine inanamadılar ve delil olarak ekran görüntüleri paylaşmaya başladılar. Grok, Hitler’i övüyor ve onu “beyazlara yönelik nefret”le mücadelede en etkili kişi olarak gösteriyordu. Türkiye’de de kimi zaman derin (!) siyasi analizler kimi zaman da siyasetçiler hakkında hakaretler içeren tweetler atıyordu. Bunun üzerine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, “halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılama”, “Cumhurbaşkanına hakaret” ve “5816 sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkındaki Kanun’a muhalefet” suçlarından Grok hakkında soruşturma başlattı. Polonya makamları da Grok’un Polonyalı siyasetçiler hakkında saldırgan yorumlarda bulunduğunu iddia ederek xAI’yi Avrupa Komisyonu’na şikayet etti. Polonya Dijitalleşme Bakanı Krzysztof Gawkowski’ye göre konuşma özgürlüğü insanlara aitti, YZ’ye değil.

Yüz Tanıma Teknolojisi


Yapay Zekâ (YZ) sistemlerinin katkılarıyla beraber son yıllarda yüz tanıma teknolojisinde (YTT) önemli ilerlemeler kaydedildi ve bu teknolojinin kullanımı dünya çapında yayıldı. İlk başlarda YTT hakkında çıkan haberlerde bazı ülkelerin YTT’yi havaalanlarındaki kimlik kontrollerini kolaylaştırmak amacıyla kullandığı, Çin ve Rusya gibi otoriter yönetimlerin ise bu teknolojiyi azınlık gruplarına karşı ve muhalefeti bastırmak için kullandığı yazılıyordu. Günümüzde ise YTT’nin hem çok çeşitli amaçlar için kullanıldığını hem de muhalefeti bastırmak için kullanımının sadece Çin ve Rusya ile sınırlı olmadığını biliyoruz.

Yapay Zekâ, Etik ve Mahremiyet


Yapay zekâ (YZ) teknolojileri gündelik yaşamda hızla yaygınlaşırken makinelerin etik kararlar alma yetenekleri hakkındaki tartışmalar da çoğalıyor. Özerklik ve etkileşim yetenekleri arttıkça, YZ sistemlerinin ahlaki aktörler olarak algılanması ve davranması bekleniyor. Ancak YZ ve etik ilişkisi hakkındaki tartışmalarda zaman zaman gündeme gelen tramvay probleminin gösterdiği gibi makinelerin etik kararlar verebilmesi hâlâ pek kolay değil.

Bluesky: Olanaklar ve Riskler


2010’lu yılların ilk yarısında sosyal medya saygınlığının zirvesindeydi. Tunus’tan İzlanda’ya, Türkiye’den ABD’ye sosyal medyada örgütlenen toplumsal hareketler kentlerin meydanlarına akıyorlardı. Castells’e (2013) göre internet, dünyanın dört bir yanındaki hareketlerin nedeni değildi, ancak bu hareketlerin oluşumuna ve gelişimine zemin hazırlamıştı. Castells (2013) insanların beyinlerinin birbirlerine bağlanmasının iktidar için tehlike kaynağı olduğunu ve bu nedenle iktidarın devamının iletişimin ve bilginin kontrolüne dayandığını, toplumsal muhalefetin de iktidarın iletişim ağları üzerindeki kontrolünü kırmak için mücadele ettiğini iddia ediyordu. İnternet, iktidarın ve şirketlerin iletişim ağları üzerindeki tekelini kırarak yeni bir özerklik alanı yaratmıştı. Biz o günlerde sosyal medyanın gücünden söz etmeyi seviyorduk.

EuroStack Girişimi ve Dijital Egemenlik

Tüm dünyada hızlı ve altüst edici gelişmeler yaşanıyor. Teknolojik yenilikler hızlanıyor, küresel tedarik zincirleri parçalanıyor, ekonomik bağımlılıklar jeopolitik rekabetlerde etkili bir silah haline geliyor. Şubat ayında Paris’te gerçekleştirilen Yapay Zekâ (YZ) Eylem Zirvesi’nde de şahit olduğumuz gibi Avrupa, ABD ve Çin arasında sıkışmış durumda. Avrupa Birliği (AB) Trump yönetiminin “Önce Amerika” politikası ve saldırgan hamleleri karşısında bir çıkış yolu arıyor.

Avrupa jeopolitik ve jeoekonomik olarak yüksek derecede risk altında. COVID-19, Ukrayna savaşı, yarı iletken kıtlığı ve artan enerji fiyatları Avrupa’nın küresel tedarik zincirlerine olan bağımlılığını gösteriyor. Özellikle otomotiv üretimi ve sağlık hizmetleri gibi sektörler, yaşanan aksaklıklardan ciddi biçimde etkilendiler. Elbette ki AB’nin karşı karşıya olduğu sorunları tamamen teknolojiye bağlayamayız. Ancak günümüzde dijital teknolojiler, jeopolitik ve ekonomik rekabet gücünün oluşumunda giderek daha belirleyici oluyor. AB, şimdiye kadar çoğunlukla yabancı şirketlerin faaliyetlerini düzenleyen ve şirketleri, Avrupa’nın önem verdiği (başta mahremiyet olmak üzere) değerleri dikkate almayan zorlayan bir politika izledi. Fakat teknolojik bağımlılıkları ve ekonomik kırılganlıkları nedeniyle bunda yeterince başarılı olamadı.

Yapay Zekâ ve Hesap Verebilirlik

Yapay Zekâ (YZ) Eylem Zirvesi, 10-11 Şubat 2025 tarihlerinde Paris’te düzenlendi. Fransa ve Hindistan’ın eş başkanlığında düzenlenen zirvede dünyanın önde gelen YZ şirketlerinin liderleri (OpenAI’dan Sam Altman, Anthropic’ten Dario Amodei ve Google DeepMind’dan Demis Hassabis), akademisyenler, sivil toplum temsilcileri ve politikacılar bir araya geldi.

Roose (2025), 10 Şubat’ta yayımlanan yazısında zirvenin ilk gününü değerlendiriyor ve beş konuya dikkat çekiyordu. Birincisi Avrupa’nın tereddütlü adımlar atmasıydı. Bilindiği gibi Avrupa Birliği (AB) son on yılda veri gizliliği ve sosyal medya konularında zorlu yasalar çıkardı. YZ’yi düzenleme konusunda hep ABD ve Çin’in bir adım önündeydi. Avrupalı politikacıların ve özellikle de Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un sözleri AB’nin YZ politikalarında bir değişikliğin habercisi olabilir. Macron, ABD’li politikacılardan sıkça duyduğumuz düzenleme karşıtı tezleri ortaya attı ve “cezalandırıcı” düzenlemelerin ülkenin teknoloji sektörünün rekabet kapasitesini azaltabileceğini savundu.

Siber Özgürlükçülük


Can Dündar’ın 10 Ocak 2025 tarihinde yayınladığı videonun başlığı “Küresel oligarşi, aşırı sağı pompalıyor”du. Dündar, Elon Musk’ın, Almanya’nın aşırı sağcı lideriyle röportaj yapmasını ve onu “başbakanlığın güçlü adayı” olarak pazarlamasını bir skandal olarak nitelendiriyordu. Röportaj, Hitler’in aslında komünist olduğu, Kaliforniya’da hırsızlığın serbest olduğu gibi kanıtsız iddialar, komplo teorileri ve yalanlarla doluydu. Musk, bir hafta önce de Die Welt’e yazdığı bir makalede aşırı sağcı AfD’den (Almanya için Alternatif) “Almanya için son umut kıvılcımı” diye söz etmişti (https://www.youtube.com/watch?v=LOIuO4U4CXY).

Kamu Yararını Hedefleyen Yapay Zekâ Politikaları


ABD’deki seçimler, yapay zekânın (YZ) geleceğini de yakından ilgilendiriyordu. Donald Trump’ın seçimi kazanması durumunda YZ’yi düzenleme girişimlerinin zayıflayacağından endişe ediliyordu. Korkulan oldu ve Trump, seçimi kazandı. Görünen o ki Trump’ın ikinci kez seçilmesi, yanlış bilgilendirme (misinformation), ayrımcılık, otonom araçlar gibi teknolojilerde kullanılan YZ’nin güvenliği vb konulardaki düzenleme girişimlerini felç edecek. Kusurlu YZ modellerinden kaynaklanabilecek tehlikeler giderek daha ciddi sorunlara neden olacak.