Teknoloji alanında ABD ve Çin arasında kıyasıya bir mücadele yaşanıyor. Hem ABD hem de Çin, kendi teknolojik şirketleri ve uluslararası yatırımları aracılığıyla teknolojiyi ve teknolojik standartları şekillendirmeye çalışıyor. Ama ne yazık ki ülkemizde, Çin’deki gelişmeler ABD ve Avrupa’dakiler kadar ses getirmiyor. Zihnimizde oluşturduğumuz bir Çin resmi var. Çin, Rusya, Kuzey Kore ve İran bu resimde yan yana duruyor. Bu şer ittifakı (!) bizim özgür (?) internetimizin yerine sansüre dayalı kendi internetlerini dayatmaya çalışıyor ve diğer hükümetlere kötü örnek oluyor.
Kategori: Teknolojik Egemenlik
İlk küresel “Yapay Zekâ Güvenliği Zirvesi”, 1-2 Kasım tarihlerinde Londra’da gerçekleşti. Zirvenin düzenlendiği yer, Bletchley Park, bilgisayar bilimi açısından tarihi bir öneme sahipti. Bletchley Park, II. Dünya Savaşı boyunca Nazi Almanyası’nın Enigma ve Lorenz şifrelerinin çözümünde bir üs olarak kullanılmıştı. Ülkemizin de katıldığı bu ilk küresel YZ (Yapay Zekâ) zirvesinde 28 ülkeden temsilci vardı.
Richard Stallman’ın 40 yıl önce, 27 Eylül 1983’te, gönderdiği bir e-posta tarihin akışını değiştirdi. Stallman, e-posta’da GNU (Gnu’s Not Unix – GNU, Unix Değildir) adlı bir işletim sistemi geliştireceğini ve GNU’yu onu kullanabilen herkese bedava (free) olarak vereceğini yazıyordu. Daha sonra Stallman niyetini özensiz bir şekilde ifade ettiğini belirtecekti:
ABD Başkanı Joe Biden, Ocak ayında Wall Street Journal’da yayımlanan yazısında Cumhuriyetçileri ve Demokratları teknoloji devlerinin suistimallerine karşı birleşmeye çağırdı. 2016 ABD seçimleri ve Facebook/Cambridge Analytica skandalından sonra teknoloji devlerinin iş modelleri ve yarattıkları sorunlar daha çok tartışılıyordu. Şirketler, en kişisel verileri topluyor, paylaşıyor ve kullanıyorlardı. İnsanların kendi platformlarında daha fazla zaman geçirmeleri için sıklıkla onları kutuplaştırıcı içeriklere yönlendiriyorlardı. Biden, teknoloji şirketlerini neden oldukları sorunlardan sorumlu tutacak güçlü bir yasanın hazırlanması için Demokratların ve Cumhuriyetçilerin bir araya gelmesi gerektiğini savunuyor (https://www.wsj.com/articles/unite-against-big-tech-abuses-social-media-privacy-competition-antitrust-children-algorithm-11673439411).
Otomotivden tarım ve sağlık sektörüne kadar bir çok sektör çip krizinden etkilendi. Otomobil üreticileri, üretimlerini kısmak zorunda kaldı. Tıbbi cihaz üreticileri, çiplere dayanan ultrason ekipmanları, kalp pilleri, ventilatörler gibi tıbbi cihazlara olan talebi karşılamakta zorlandı. Ani yükseliş ve düşüşler; çift haneli pazar büyümesi dönemlerini hemen durgunluk veya düşüşlerin takip etmesi yarı iletken pazarında sık karşılaşılan bir durumdu. Geçen yazıda, Mouré’dan (2022) aktardığım gibi bu ani yükseliş ve düşüşlerde şirketlerin iş stratejilerinin de rolü vardı. Ama şimdi tüm musibetler arka arkaya gelmişti: COVID-19, doğal felaketler ve ABD-Çin teknoloji savaşı.
Trump yönetiminin 2017 yılının sonunda yayımladığı Ulusal Güvenlik Stratejisi, ABD-Çin ilişkilerinde yeni bir dönemin başladığını gösteriyordu. Stratejide, ABD’nin Çin’in liberalleşeceği beklentisiyle yıllarca Çin’in yükselişini ve savaş sonrası uluslararası düzene entegrasyonunu desteklediği belirtiliyordu. Fakat Çin beklentileri boşa çıkarmıştı. ABD’nin milyarlarca dolar değerindeki fikri mülkiyetini çalmış; Hint-Pasifik bölgesini kendi çıkarları doğrultusunda yeniden düzenlemeye girişmiş; gelişmekte olan bölgelere yaptığı yatırımlarla etki alanını genişletmeye çalışmış; adil olmayan ticaret uygulamalarını genişleterek ve kilit sektörlere, hassas teknolojilere ve altyapıya yatırım yaparak Avrupa’da stratejik bir dayanak kazanmıştı. Ama daha önemlisi Çin ve Rusya, ABD’nin kritik altyapısını ve komuta ve kontrol mimarisini tehdit edebilecek gelişmiş silah ve yetenekler geliştiriyordu (https://trumpwhitehouse.archives.gov/wp-content/uploads/2017/12/NSS-Final-12-18-2017-0905.pdf).
Yapay Zekâ (YZ), 21. yüzyılın en önemli dönüştürücü güçlerinden biri ve dünyanın geleceğini belirleyebilecek bir teknoloji. Geride kalmak istemeyen ülkeler arasında büyük bir rekabet var. Fakat YZ, içerdiği fırsatların yanında ülkeler için çeşitli riskler de içeriyor. Bu nedenle, hükümetler YZ’nin gelişiminde daha aktif bir rol almaya ve YZ’nin kendi ülkelerindeki gelişimini yönetmeye çalışıyorlar. Hükümetler, ülkelerinin öncelik ve çıkarları doğrultusunda rehberler, düzenlemeler ve stratejiler oluşturuyorlar.
İngiliz bilimci Tim Berners-Lee’nin 1989’da, CERN’de çalışırken icat ettiği WWW (World Wide Web) internette yeni bir dönemin kapısını araladı. İnternet, o güne kadar daha çok enstitü ve üniversitelerdeki bilim insanlarını birbirine bağlayan bir ağdı. WWW’nin geliştiriliş amacı da bilim insanlarının bilgi paylaşımını kolaylaştırmaktı. Tim Berners-Lee, 1990 yılının sonunda WWW düşüncesini hayata geçirebilmek için CERN’de bir web sunucu ve tarayıcı geliştirdi. ABD’deki ilk sunucu ise yine bir parçacık fiziği laboratuvarında (Stanford Linear Accelerator Center) Paul Kunz ve Louise Addis’in katkılarıyla geliştirildi. 1993’ün başında da Illinois Üniversitesi’ndeki NCSA (National Center for Supercomputing Applications), Mozaik adlı web tarayıcının ilk sürümünü çıkardı. 1994 yılı sonunda iki bini ticari olmak üzere on bin web sunucusu ve on milyon kullanıcı vardı (https://home.cern/science/computing/birth-web/short-history-web).
Donald Trump döneminde Çinli şirketlerin faaliyetlerini kısıtlamak amacıyla çeşitli adımlar atılmış hatta Huawei’in Mali İşler Başkanı Meng Wanzhou, ABD’de başlatılan soruşturma kapsamında 1 Aralık 2018’de Kanada’da gözaltına alınmıştı. Meng Wanzhou aynı zamanda Huawei’in kurucusu Ren Zhengfei’nin de kızıydı. Ancak gözaltının öncesine ve sonrasına baktığımızda ABD’nin bu hamlesinin Trump’ın fevri hareketlerinden biri olmadığı görülüyor. ABD yönetimi, uzunca bir süredir başta Huawei olmak üzere Çinli şirketleri bir tehdit olarak algılıyor ve şirketlerin faaliyetlerini yalnızca ABD’de değil, tüm dünyada kısıtlamaya çalışıyor. Joe Biden’in seçimi kazanmasından sonra yapılan ilk açıklamalar ABD’nin Çinli şirketlere karşı politikasının değişmeyeceğini gösteriyor. Beyaz Saray Basın Sekreteri Jen Psaki (https://pandaily.com/president-biden-reviews-u-s-china-relations-and-huawei-dispute/) ve Biden’in Ticaret Sekreterliği adaylarından Gina Raimondo (https://www.bloomberg.com/news/articles/2021-02-04/biden-commerce-pick-sees-no-reason-to-pull-huawei-from-blacklist) tarafından yapılan açıklamalarda Çinli şirketlere karşı bir yumuşamanın olmayacağı belirtildi.