"Enter"a basıp içeriğe geçin

Kategori: Teknolojik Egemenlik

Altyapılaşan Bir Platform: Alibaba

ABD Başkanı Joe Biden, Ocak ayında Wall Street Journal’da yayımlanan yazısında Cumhuriyetçileri ve Demokratları teknoloji devlerinin suistimallerine karşı birleşmeye çağırdı. 2016 ABD seçimleri ve Facebook/Cambridge Analytica skandalından sonra teknoloji devlerinin iş modelleri ve yarattıkları sorunlar daha çok tartışılıyordu. Şirketler, en kişisel verileri topluyor, paylaşıyor ve kullanıyorlardı. İnsanların kendi platformlarında daha fazla zaman geçirmeleri için sıklıkla onları kutuplaştırıcı içeriklere yönlendiriyorlardı. Biden, teknoloji şirketlerini neden oldukları sorunlardan sorumlu tutacak güçlü bir yasanın hazırlanması için Demokratların ve Cumhuriyetçilerin bir araya gelmesi gerektiğini savunuyor (https://www.wsj.com/articles/unite-against-big-tech-abuses-social-media-privacy-competition-antitrust-children-algorithm-11673439411).

Yarı İletken Tedarik Zinciri

Otomotivden tarım ve sağlık sektörüne kadar bir çok sektör çip krizinden etkilendi. Otomobil üreticileri, üretimlerini kısmak zorunda kaldı. Tıbbi cihaz üreticileri, çiplere dayanan ultrason ekipmanları, kalp pilleri, ventilatörler gibi tıbbi cihazlara olan talebi karşılamakta zorlandı. Ani yükseliş ve düşüşler; çift haneli pazar büyümesi dönemlerini hemen durgunluk veya düşüşlerin takip etmesi yarı iletken pazarında sık karşılaşılan bir durumdu. Geçen yazıda, Mouré’dan (2022) aktardığım gibi bu ani yükseliş ve düşüşlerde şirketlerin iş stratejilerinin de rolü vardı. Ama şimdi tüm musibetler arka arkaya gelmişti: COVID-19, doğal felaketler ve ABD-Çin teknoloji savaşı.

ABD-Çin Teknoloji Savaşı

Trump yönetiminin 2017 yılının sonunda yayımladığı Ulusal Güvenlik Stratejisi, ABD-Çin ilişkilerinde yeni bir dönemin başladığını gösteriyordu. Stratejide, ABD’nin Çin’in liberalleşeceği beklentisiyle yıllarca Çin’in yükselişini ve savaş sonrası uluslararası düzene entegrasyonunu desteklediği belirtiliyordu. Fakat Çin beklentileri boşa çıkarmıştı. ABD’nin milyarlarca dolar değerindeki fikri mülkiyetini çalmış; Hint-Pasifik bölgesini kendi çıkarları doğrultusunda yeniden düzenlemeye girişmiş; gelişmekte olan bölgelere yaptığı yatırımlarla etki alanını genişletmeye çalışmış; adil olmayan ticaret uygulamalarını genişleterek ve kilit sektörlere, hassas teknolojilere ve altyapıya yatırım yaparak Avrupa’da stratejik bir dayanak kazanmıştı. Ama daha önemlisi Çin ve Rusya, ABD’nin kritik altyapısını ve komuta ve kontrol mimarisini tehdit edebilecek gelişmiş silah ve yetenekler geliştiriyordu (https://trumpwhitehouse.archives.gov/wp-content/uploads/2017/12/NSS-Final-12-18-2017-0905.pdf).

Yapay Zekâ Stratejileri

Yapay Zekâ (YZ), 21. yüzyılın en önemli dönüştürücü güçlerinden biri ve dünyanın geleceğini belirleyebilecek bir teknoloji. Geride kalmak istemeyen ülkeler arasında büyük bir rekabet var. Fakat YZ, içerdiği fırsatların yanında ülkeler için çeşitli riskler de içeriyor. Bu nedenle, hükümetler YZ’nin gelişiminde daha aktif bir rol almaya ve YZ’nin kendi ülkelerindeki gelişimini yönetmeye çalışıyorlar. Hükümetler, ülkelerinin öncelik ve çıkarları doğrultusunda rehberler, düzenlemeler ve stratejiler oluşturuyorlar.

Değişen İnternet ve Öne Çıkan Modeller

İngiliz bilimci Tim Berners-Lee’nin 1989’da, CERN’de çalışırken icat ettiği WWW (World Wide Web) internette yeni bir dönemin kapısını araladı. İnternet, o güne kadar daha çok enstitü ve üniversitelerdeki bilim insanlarını birbirine bağlayan bir ağdı. WWW’nin geliştiriliş amacı da bilim insanlarının bilgi paylaşımını kolaylaştırmaktı. Tim Berners-Lee, 1990 yılının sonunda WWW düşüncesini hayata geçirebilmek için CERN’de bir web sunucu ve tarayıcı geliştirdi. ABD’deki ilk sunucu ise yine bir parçacık fiziği laboratuvarında (Stanford Linear Accelerator Center) Paul Kunz ve Louise Addis’in katkılarıyla geliştirildi. 1993’ün başında da Illinois Üniversitesi’ndeki NCSA (National Center for Supercomputing Applications), Mozaik adlı web tarayıcının ilk sürümünü çıkardı. 1994 yılı sonunda iki bini ticari olmak üzere on bin web sunucusu ve on milyon kullanıcı vardı (https://home.cern/science/computing/birth-web/short-history-web).

Çin’in Teknoloji Politikaları ve Huawei

Donald Trump döneminde Çinli şirketlerin faaliyetlerini kısıtlamak amacıyla çeşitli adımlar atılmış hatta Huawei’in Mali İşler Başkanı Meng Wanzhou, ABD’de başlatılan soruşturma kapsamında 1 Aralık 2018’de Kanada’da gözaltına alınmıştı. Meng Wanzhou aynı zamanda Huawei’in kurucusu Ren Zhengfei’nin de kızıydı. Ancak gözaltının öncesine ve sonrasına baktığımızda ABD’nin bu hamlesinin Trump’ın fevri hareketlerinden biri olmadığı görülüyor. ABD yönetimi, uzunca bir süredir başta Huawei olmak üzere Çinli şirketleri bir tehdit olarak algılıyor ve şirketlerin faaliyetlerini yalnızca ABD’de değil, tüm dünyada kısıtlamaya çalışıyor. Joe Biden’in seçimi kazanmasından sonra yapılan ilk açıklamalar ABD’nin Çinli şirketlere karşı politikasının değişmeyeceğini gösteriyor. Beyaz Saray Basın Sekreteri Jen Psaki (https://pandaily.com/president-biden-reviews-u-s-china-relations-and-huawei-dispute/) ve Biden’in Ticaret Sekreterliği adaylarından Gina Raimondo (https://www.bloomberg.com/news/articles/2021-02-04/biden-commerce-pick-sees-no-reason-to-pull-huawei-from-blacklist) tarafından yapılan açıklamalarda Çinli şirketlere karşı bir yumuşamanın olmayacağı belirtildi.

Veri: Küçük, Büyük ve Açık

Geçtiğimiz günlerde sosyal medya 20’li yaş fotoğraflarıyla doldu. Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Ömer Fatih Sayan, Twitter hesabından yaptığı açıklamada “20’li yaşlar challenge” ve benzeri akımlara karşı vatandaşları uyardı. Sayan’a göre kişisel verileri ve yüz ifadelerini kopyalayan akımlar, görsel veri işleme alanına zemin hazırlıyordu (https://www.trthaber.com/haber/bilim-teknoloji/20li-yaslar-challenge-akimina-karsi-vatandaslara-uyari-578985.html):

Kişinin şimdiki haliyle eski halinin değişiminden, yapay zeka algoritmalarını besleyecek istatistiki veriler oluşturuluyor. Aynı zamanda farklı uygulamalar ve cihazlardan paylaştığımız parmak izi ve yüz taraması gibi verilerimiz, genetik verilerimizi barındırıyor. Bu gibi hassas verilerin hangi sunucularda nasıl tutulduğu, yeterli güvenliğe sahip olup olmadığı tam bir kara kutu.

Kişisel verilerimiz; bizi belirli veya belirlenebilir hale getiren, bizi tanımlayan ve bize ait olan bilgilerimiz. Bu sebeple kişisel verilerimizi korurken, özellikle de sosyal medyada paylaşırken daha hassas davranmalıyız.

Hizmet Olarak Yapay Zekâ

Şirinler’in bir bölümünde şirinler bir büyü kitabı bulurlar. Kitabın sahibi Büyücü Şirin adında biridir. O güne kadar dünyadaki tek şirinlerin kendileri olduğunu düşünen şirinler heyecanlanır. Şirin Baba ve ona eşlik eden şirinler, gizemli bir dağın tepesinde yaşayan Büyücü Şirin’i bulmak ve onu köylerine davet etmek için yola çıkarlar. Epey yol gittikten sonra yorulan şirinlerden biri sorar, “daha çok var mı, Şirin Baba?”. Şirin Baba, “pek fazla değil” der. Yürümeye devam ederler, bu sefer Şirine, “ben çok yoruldum, daha çok yolumuz var mı, Şirin Baba?” diye sızlanır. Şirin Baba yine “pek fazla değil” der. Daha sonra bir başka şirin, “iyi de daha ne kadar yolumuz var?” diye sorarak Şirin Baba’dan daha net bir bilgi ister. Ama Şirin Baba’nın yanıtı değişmez, “pek fazla değil”. Gece olur, bir şirin bitkin bir ses tonuyla tekrar “daha çok var mı Şirin Baba?” diye sorduğunda Şirin Baba’nın tepesi atar ve “Evet, var!” diye bağırır.

Teknolojik Egemenlik

Yeni sosyal medya düzenlemesiyle artık bir dönemin sona erdiğini söyleyebiliriz. Uzun süredir uzatmaları oynuyorduk. Düzenleme, malumun ilamı oldu.

2010 yılına kadar üç internet modeli yarışıyordu (Feenberg, 2012): Enformasyon modeli, tüketim modeli ve topluluk modeli. Enformasyon modeli, internette enformasyonun dağıtımını hedefliyordu. İnternetin ilk günlerinden beri var olan bu model kişiler arası iletişimin enformasyon değişiminden daha çekici hale gelmesiyle beraber zayıfladı. Sonradan çıkan tüketim modeli, interneti küresel bir alışveriş merkezine çevirmeyi hedefliyordu. Kullanıcılar arası iletişime asgari düzeyde gereksinim duyuluyordu. Eğlence endüstrisi ve servis sağlayıcılar yıllarca interneti de televizyonlaştırmak için hem yasal hem de teknik alanda yoğun bir faaliyet gösterdiler. Topluluk modeli ise insanlar arası iletişime ve etkileşime dayanıyordu. İnternetin en başından beri amacı iletişimdi. Epostanın icadı, sadece makineler değil insanlar arasında da bir iletişim ağı kurulabileceğini göstermişti. 2000’li yıllarda çıkan sosyal medya, hem toplumun daha geniş kesimlerini internete taşıdı hem de insanlar arasındaki etkileşimi artırdı.