"Enter"a basıp içeriğe geçin

NFT: Her şey satılabilir

2021’den beri garip bir NFT çılgınlığının içindeyiz. NFT teknolojisinin neredeyse sekiz yıllık bir geçmişi olmasına rağmen 2021’in başından itibaren astronomik paralara satılan NFT’ler hakkında çıkan haberler yeni bir altına hücum dönemi başlattı. Bitcoin ve Ethereum trenini kaçırmış olmanın pişmanlığı ile insanlar normalde bilgisayarlarında tutmayacakları resimleri inanılmaz paralara satın alıyorlar ve ileride bu resimleri büyük paralara satıp zengin olacaklarını düşlüyorlar. NFT’lere ödenen paralar hakkında çıkan haberler de bu düşü körüklüyor.

19 Şubat 2021’de Chris Torres’in Nyan Cat olarak bilinen havada gökkuşağı çizen kedi animasyonu 300 ethere (yaklaşık 600 bin dolar) satıldı. Torres, bu animasyonu 10 yıl önce hazırlamış ve Youtube’a yüklemişti (https://gizmodo.com/one-of-a-kind-nyan-cat-gif-sold-in-crypto-art-auction-t-1846312536). Bu satıştan bir hafta sonra şarkıcı ve söz yazarı Grimes, açık artırmada birkaç dijital sanat eserini sattı ve toplam 6 milyon dolardan fazla topladı (https://www.bbc.com/news/technology-56252738). NFT dünyasında sadece sanat eserleri de yoktu. Twitter’ın kurucularında Jack Dorsey’in 2006 yılında attığı ilk tweet açık artırmada 2,9 milyon dolara satıldı (https://www.cnbc.com/2021/03/22/jack-dorsey-sells-his-first-tweet-ever-as-an-nft-for-over-2point9-million.html). Dijital sanatçı Mike Winkelmann’ın (Beeple) NFT eseri 69 milyon dolara alıcı buldu (https://www.bbc.com/news/technology-56362174). Futbol oyun kartlarını NFT biçiminde satan Fransız Sorare firması, 680 milyon dolar topladı (https://www.bbc.com/news/technology-58572389). Tabii bir de sıradan insanların hikayeleri vardı. Londra’da yaşayan 12 yaşındaki Benyamin Ahmed, Acayip Balinalar adını verdiği grafik serisini NFT haline getirerek 290 bin sterline sattı (https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-58362466).

NFT rüzgarı, Türkiye’de de esiyor. İstanbul’un tarihini ve bugününü yansıtan çizimleriyle tanınan Tarık Tolunay’ın Eminönü, Tarihi Galata Köprüsü ve Karaköy’ü resmeden ‘Pandemi’ adlı eserini İranlı bir koleksiyoncu 36000 dolara satın aldı (https://www.bbc.com/turkce/haberler-turkiye-56455110). Çizimlerini NFT haline getiren Cem Yılmaz, 15 günde, 45 eserinden üç milyon TL gelir elde etti (https://www.cumhuriyet.com.tr/yasam/cem-yilmaz-nft-satisindan-2-milyon-940-bin-lira-kazandi-1880572). Ama NFT dünyasında işler her zaman yolunda gitmiyordu. Örneğin Otisabi’nin yaratıcısı Yılmaz Aslantürk, NFT hesabının hacklendiğini duyurdu (https://www.cumhuriyet.com.tr/yasam/otisabinin-cizeri-yilmaz-aslanturkun-nft-hesabi-hacklendi-1906464):

“OpenSea’deki hesabım heklendi ve sattığım NFT’lerden kazandığım tüm param çalındı. Ne OpenSea ne de Metamask cevap verdi. Sadece destek sayfalarındaki linki gönderdiler o kadar. Henüz yolun başındayken veda ettim NFT dünyasına. İşin kötüsü sayfamdaki işler satıldıkça hırsızın cüzdanına girecek. Çünkü oradaki işleri silmek de paralı. 6 ay sonra otomatik olarak silinecek.”

Sanatçıların eserlerini NFT olarak satarak gelir elde etmeleri olağandı ve bunda olağanüstü bir durum yoktu. Ama basit bir kedi resmi (https://tinyurl.com/2c7w3v24) için 172 bin dolar ödenmesi garipti. Saba Tümer’in “Hahaha…” yazdığı bir tweet’e 90 bin TL teklif edilmesi daha da garipti.

Belirteçler: Web3’ün yapı taşları

NFT’nin açılımı Non-fungible tokens, Türkçeye takas edilemez belirteç ya da jeton olarak çevriliyor. NFT hakkındaki birçok yerli ve yabancı kaynakta özellikle NFT’lerin takas edilemezliği üzerinde duruluyor. Buna karşın, token teriminin kripto dünyasının bugününü ve geleceğini anlayabilmek için kritik olduğunu düşünüyorum. Yazı boyunca, daha çok paranın yerine geçebilen nesneleri çağrıştıran jeton yerine bu ilişkiyi de kapsayacak biçimde belirteç terimini kullanacağım. Çünkü kripto paralar için jeton terimi açıklayıcı olsa da kripto dünyası paralardan farklı belirteçler de içeriyor.

Belirteçler, blok zincirinden önce de vardı ve herhangi bir ekonomik değeri veya erişim hakkını temsil etmek için kullanılıyorlardı. Belirteç olarak kullanılan kabuklar ve boncuklar modern dünyada yerlerini hediye kartları, bir kampanyadan kazanılan ödül puanları, hisse senedi sertifikaları, bonolar, konser veya tren biletleri, kulüp giriş kartları vb belirteçlere bıraktılar. Bu değişim sürecinde insanların sistemi aldatmasını ve sahteciliği engelleyebilmek için belirteçlere çeşitli özellikler eklendi. Bir işlemi gerçekleştirme veya erişim haklarını yönetmek için kullanılan belirteçler teknolojinin ilerlemesiyle çeşitlendi ve karmaşıklaştı. Günümüzde web tarayıcıları web’de gezinirken web sitelerine belirteçler gönderiyor; telefonumuzu her kullandığımızda telefon sistemine belirteç gönderiliyor. Kargoların takibi bilgisayar sistemlerinin ürettiği belirteçler (kargo numaraları) ile yapabiliyor, HES kodlarında olduğu gibi daha ileri teknolojiye sahip bir belirteç olan QR kodları kişilerin haklarını yönetebiliyor. Psikolojide ise belirteçler, özellikle hastane ortamında hastalarda arzu edilen davranışı teşvik etmek için pekiştirme yöntemi olarak kullanılabiliyor. Banka veya market puanları, müşterileri belirli harcamaları yapmaya teşvik eden belirteçler (Voshmgir, 2021).

Belirteçlerin meşruluğu, merkezi kuruluşların yönetimi, müdahale ve önlemleri ile sağlanır. Bankalar, madeni para ve banknotların sahte olup olmadığından emin olmalıdır. A’dan B’ye gerçekleşen para transferinin doğruluğunu garanti etmelidir. Bir konser organizatörü, biletlerdeki sahteciliği engelleyecek önlemleri almalıdır. Bir gayrimenkulün veya bir arabanın kime ait olduğunun kaydı anlaşmazlıkları önleyecek biçimde saklanmalıdır.

Dağıtık bir defter ile yönetilen kriptografik belirteçlerin en büyük iddiası ise merkezi organları ya da aracıları ortadan kaldırmak. Bankalara gerek duymaksızın para transferi yapılabilmesini sağlayan bitcoin bunun ilk örneğiydi. Bitcoin blok zincirini kripto paralar dışında farklı belirteçler için kullanma girişimleri oldu. Fakat daha sonra ortaya çıkan Ethereum ve akıllı sözleşmeler, kriptografik belirteçlerin kapsamını genişletmekte daha başarılı oldular. Günümüzde belirteçler, blok zinciri teknolojisinden yararlanan bir akıllı sözleşme ile sadece birkaç satır kod ile yayınlanabiliyor. Fiziksel, dijital ve yasal dünyadaki bir değerin saklanmasından bir dizi izine kadar herhangi bir şeyi temsil edebilme potansiyeline sahipler. Voshmgir (2021), belirteç sözleşmelerini mevcut herhangi bir dijital veya fiziksel varlığı veya başka birinin sahip olduğu varlıklara erişim haklarını temsil edebilen hak yönetimi araçları olarak tanımlıyor ve bu sözleşmelerin piyasa katılımcıları arasında düşük maliyetlerle daha şeffaf, verimli ve adil etkileşimlere izin vereceğini savunuyor.

Daha önce, merkeziyetçi bir yapıda kontrol edilen dijital varlıklar, akıllı sözleşmeler sayesinde kolayca başkalarına devredilebiliyor ve halka açık ve doğrulanabilir bir altyapı sağlayan blok zinciri tarafından yönetiliyor. Voshmgir’e (2021) göre belirteçler mevcut finansal sistemlerin şu anda sunduğundan daha fazla şeffaflık sağlıyor. Böylece tedarik zinciri boyunca ortaya çıkabilecek dolandırıcılık veya yolsuzluğu azaltma potansiyeline sahipler. Kriptografik varlıkların dağıtılmış defterler boyunca geliştirilmesi, yönetilmesi ve ticareti hali hazırdaki merkezi varlık sistemlerine göre işlem maliyetlerini azaltabilir. Böylece artan likidite, daha düşük fiyat keşif maliyetleri ve daha az parçalanmış pazarlar sayesinde pazardaki sürtünme de azaltılabilir; sanat ve gayri menkul gibi varlıklar için daha verimli işleyen pazar yerleri yaratılabilir. Daha önce ekonomik olarak mümkün olmayan; tamamen yeni kullanım senaryoları, iş modelleri ve varlık türleri sağlayacak değer yaratma modelleri geliştirilebilir.

Voshmgir (2021), internetin posta sistemini etkilediği gibi belirteçlerin de finans dünyasını etkileyebileceğini düşünüyor. Voshmgir’in (2021), Token Economy: How the Web3 reinvents the Internet (Belirteç Ekonomisi: Web3 interneti nasıl yeniden icat ediyor?) adlı kitabının ilk cümlesi de şöyle: “Web siteleri Web1 için neyse, belirteçler de Web3 için odur.” Voshmgir’e (2021) göre Web’in icat edildiği günlere benzer bir durum var. O zamanlar çoğu insan HTML’yi nasıl kodlayacağını veya çekici, anlamlı, kullanıcı dostu web sitelerinin nasıl oluşturulacağını bilmiyordu. Şimdi de kriptografik belirteçlerin müthiş bir potansiyeli olduğu düşünülüyor ama bunlardan nasıl yararlanacağı tam olarak bilinmiyor (Voshmgir’in sözlerinden iletişim odaklı bir Web’den, finans odaklı bir Web’e doğru ilerlediğimizi de çıkarabiliriz!)

Voshmgir (2021), Ethereum ağında 260000 belirteç sözleşmesi olduğunu yazmış. Ama şimdi bu sayı neredeyse ikiye katlanmış (bkz. https://etherscan.io/tokens) durumda. Bu belirteçler, belirli standartlar çerçevesinde basit veya karmaşık davranışlara sahip olabiliyor. Örneğin “ERC-20” standardı, belirteçlerin bir Ethereum adresinden diğerine nasıl aktarılacağı ve her bir belirteç içindeki verilere nasıl erişildiği dahil olmak üzere Ethereum belirteçleri için bir kurallar listesi tanımlıyor. Bu belirteç sözleşmeleri, ağdaki mantığı yönetir, belirteçlerin bir listesini tutar ve takas edilebilir herhangi bir varlığı temsil edebilir. Ethereum ağında yayınlanan ilk belirteçlerin büyük çoğunluğu, ERC-20 uyumlu takas edilebilir belirteçlerdi. Takas edilebilir belirteçlerde yalnızca miktar önemlidir. Aynı türden takas edilebilir varlıklar aynı birime sahiptirler. Herhangi bir miktar birleştirilebilir veya daha büyük veya daha küçük parçalara bölünebilir. Takas edilebilirlik, herhangi bir para biriminin veya malın değer saklama aracı, değişim aracı ve hesap birimi olarak hizmet edebilmesi için gereklidir. İki taraf aynı tutara sahipse, hiçbir şey kaybetmeden veya kazanmadan ellerindeki belirteçleri takas edebilirler. Dolayısıyla, kripto paralar, takas edilebilir belirteçlerdir.

Daha sonra yayımlanan “ERC-721” standardı ise kimlikler ve oy hakları dahil olmak üzere özel mülkiyete sahip herhangi bir varlığı veya erişim hakkını temsil edebilen daha karmaşık belirteçleri düzenliyor ve NFT’ler bu standarda dayanıyor. ERC-721, koleksiyon ve sanat eserleri için belirteç oluşturabilmeyi sağlıyor. ERC-20’den farklı olarak ERC-721’e göre oluşturulan bir belirteci doğrudan başka bir belirteçle değiştiremiyorsunuz. ERC-721 belirteçleri ilgili varlığı benzersiz kılan veya belirli bir kişinin kimliğine bağlı olan özel niteliklere sahipler. Bu nedenle daha az takas edilebilir veya takas edilemez varlıkları ve erişim haklarını temsil etmek için kullanılıyorlar. ERC-721 uyumlu belirteçler, kimlik kartları veya bir evin, arabanın, bir sanat eserinin veya spor salonu üyeliğinin sahipliğini temsil etmek için kullanılabilir. Böylece bir sanat eserinden Saba Tümer’in kahkahasına kadar her şey belirteçleştirilebilme potansiyeli taşıyor (https://www.ntv.com.tr/yasam/saba-tumer-kahkahasini-nft-olarak-90-bin-liraya-satti,YAIQv3MIrE2Ao3saD2Y85w) ya da daha doğru biçimde ifade edersek alınıp satılabilir hale getiriliyor.

Sonraki bölümde NFT’nin ayrıntılarına daha yakından bakacağız. Ama öncesinde, belirteçlerin takas edilebilirlik dışında farklı bakış açılarına göre de gruplandırılabileceğini belirtmek isterim. Blok zinciri teknolojisi, sürekli gelişen ve yeni özellikler eklenen bir teknoloji. Bu nedenle Voshmgir (2021), belirteçler için getirilecek her türlü sınıflandırmanın bir süre sonra eksik kalacağını belirtiyor. Yine de belirteçleri farklı bakış açılarına göre sınıflandırmak şu anki durumu ve eğilimleri anlayabilmek için yararlı olacaktır.

Teknik bakış açısına göre belirteçler protokol ve uygulama belirteçleri olarak ikiye ayrılabilir. Protokol belirteçleri, blok doğrulama teşvikleri (madenci ödülleri) olarak çalışarak ağı saldırılara karşı güvende tutmak için kullanılırlar. Bu belirteçler, ağdaki işlem ücretlerini ödemek için kullanılabilir, bir diğer deyişle dağıtık internetin para birimi olarak çalışabilirler. Uygulama belirteçleri ise fiziksel veya dijital bir varlığı, ağda veya gerçek dünyada bir eylemi gerçekleştirme hakkı gibi herhangi bir şeyi temsil edebilirler.

Belirteçleri haklar açısından ele aldığımızda bir belirteç kişinin sahip olduğu bir varlığa ilişkin hakkı, başkalarının sahip olduğu veya sağladığı varlıklara veya hizmetlere sınırlı erişim haklarını veya oy hakkını temsil edebilir. Bu bakış açısına göre farklı blok zinciri uygulamaları geliştirilebilir. Örneğin bir oyunda dijital bir yer satılabilir ve oradan yararlanmak isteyen diğer oyuncular ilgili yerin sahibine bir ödeme yapmak zorunda kalabilir. Ya da bir şehirde toplanan kişisel verilerde veri sahipleri, verilerinden yararlanmak isteyebilecek kişilerin izinlerini tanımlayabilirler.

Belirteçler mahremiyete yaklaşımlarıyla da farklılaşabilirler. Yaygın kanının aksine bitcoin doğrudan anonimlik veya mahremiyet sağlamaz. İşlem yapan hesaba ve işlemlerin üst verilerine erişmek olanaklıdır. Daha sonra bir istihbarat kurumu, büyük veri analizi yardımıyla kişinin gerçek kimliğine erişebileceği ipuçlarına ulaşabilir. Bir belirtecin yasa dışı faaliyetlerle bağlantısı varsa bazı şirketler belirli bir hesapla ilişkili bitcoinleri kabul etmeyeceğini söyleyebilir. Böylece kişinin elindeki bitcoinler takas edilemez duruma gelecektir. Zcash ve Monero gibi yeni blok zinciri ağları belirteçlerine daha fazla mahremiyet sağlayacak alternatif şifreleme araçları üzerinde çalışıyor.

Ayrıca belirteçler devredilebilir veya devredilemez olabilir veya sınırlı devredilebilirliğe sahip olabilir. Akıllı sözleşme kodu, satın alınan bir konser biletinin devredilebilirliğini belirli koşullara bağlayabilir. Kripto paralar, doğaları gereği devredilebilir olsalar da yukarıdaki örnekte olduğu gibi bazı durumlarda devredilebilirlikleri kısıtlanabilir.

Protokol belirteçlerinin arz stratejileri farklılık gösterebilmektedir. Örneğin, bitcoinin arz stratejisi protokolde düzenlenir ve 21 milyon ile sınırlıdır. Ethereum ise belirteç arzını daha farklı bir biçimde düzenler. CryptoKitties gibi oyunlarda olduğu gibi NFT’lerin otomatik olarak yaratılması belirli kurallara bağlanabilir.

Belirteçlerin geçerlilik süreleri de farklılaşabilir. Bir belirteç geçerliliğini hiç kaybetmeyebilir veya belirli bir tarihten sonra geçerliliğini yitirebilir. Herhangi bir takas edilebilir belirteç, istiflemeyi önlemek için belirli bir tarihten sonra sona erecek şekilde programlanabilir. Ya da takas edilemeyen bir belirtecin belirli bir tarihten sonra devredilebilir olacağı kuralı getirilebilir.

NFT (Non-fungible token)

Önceki bölümde gördüğümüz gibi NFT’ler, benzersiz ögelerin sahipliğini temsil etmek için kullanılan belirteçlerdir. Koleksiyonlar, oyun ögeleri, dijital sanat, etkinlik biletleri, alan adları ve fiziksel varlıklar için sahiplik kayıtları NFT haline getirilebilir. NFT’lerin aynı anda yalnızca bir resmi sahibi olabilir ve bir blok zinciri tarafından güvence altına alınırlar. Günümüzde NFT’ler çoğunluklar Ethereum blok zinciri üzerinde yer alır ama akıllı sözleşmeleri destekleyen başka bir blok zinciri ağı da NFT kavramını gerçekleştirebilir. Hatta ilk NFT deneyi akıllı sözleşmeler içermeyen bitcoin blok zinciri üzerinde yapıldı. 2013’te, Colored Coins ile bitcoin blok zinciri üzerinde hisse senetleri, tahviller, emtialar veya bir evin tapusu gibi gerçek dünya varlıklarını temsil etme ve yönetme denemeleri oldu (https://en.bitcoin.it/wiki/Colored_Coins). 2014’te ortaya çıkan Counterparty, bu düşünceyi ileriye götürdü ve kullanıcılara Bitcoin blok zinciri üzerinde kendi sanal varlıklarını yaratma olanağı sağladı. Fakat Ethereum ağının ortaya çıkması ve ERC-721 standardının yayımlanması Colored Coins ve Counterparty’yi arka plana itti.

Ethereum’un web sitesinde Ethereum ve NFT’lerin, bugün internette var olan bazı sorunları çözdüğü öne sürülüyor ve günümüzdeki internet ve NFT’ler arasında aşağıdaki karşılaştırmalar yapılıyor (https://ethereum.org/en/) :

Table 1: NFT

NFT İnterneti Günümüzdeki İnternet
NFT’ler dijital olarak benzersizdir, hiçbir iki NFT aynı değildir. Bir mp3 veya jpg dosyasının kopyası, orijinaliyle aynıdır.
Her NFT’nin bir sahibi olmalıdır ve bu kamuya açıktır ve herkesin kolayca doğrulayabilir. Dijital ögelerin mülkiyet kayıtları, kurumlar tarafından kontrol edilen sunucularda saklanır. Doğrulama için bu kurumlara başvurmak gerekir.
NFT’ler, Ethereum kullanılarak oluşturulan her şeyle uyumludur. Bir etkinlik için çıkarılan bir NFT bileti, tamamen farklı bir NFT için her Ethereum pazarında takas edilebilir. Bir sanat eserini bir biletle takas edebilirsiniz. Dijital ögelere sahip şirketler kendi altyapılarını oluşturmalıdır.
İçerik oluşturucular çalışmalarını her yerde satabilir ve küresel bir pazara erişebilir. İçerik oluşturucular, kullanım koşulları ve coğrafi kısıtlamalar içeren platformların altyapısına ve dağıtımına güvenir.
İçerik oluşturucular, kendi çalışmaları üzerindeki mülkiyet haklarını elinde tutabilir ve doğrudan yeniden satış telif ücretlerini talep edebilir. Müzik akışı hizmetleri gibi platformlar, satışlardan elde edilen kârın çoğunu elinde tutar.

En önemli NFT pazarlarından biri olan OpenSea de internet kullanıcılarının tonlarca dijital eşyası olduğunu, ancak hiçbir zaman bunların gerçekten sahip olmadıklarına dikkati çekiyor (https://opensea.io/blog/guides/non-fungible-tokens/). Örneğin, bir video oyununda kazanılan veya satın alınan bir desen paketini (skin), silahı, takıyı vb bir açık artırma sitesinde satamazsınız. Bunlar sadece dijital oyunun sınırları içerisinde geçerlidir. Blok zincirleri, dijital varlıklar için bir koordinasyon katmanı sağlayarak kullanıcılara sahiplik ve yönetim izni veriyor. Böylece geliştiriciler, ortak blok zincirlerindeki NFT’lerde sahiplik, aktarım ve basit erişim denetimi gibi temel kuralları kodlayabiliyorlar. Böylece NFT’ler bir ekosistemden bir başka ekosisteme aktarılabilecek ve oyun dışı sitelerde satışa sunulabilecek. OpenSea bu gelişmeyi, kapalı bir ekonomiden açık, serbest piyasa ekonomisine geçiş olarak tanımlıyor.

Ama bunca NFT haber ve sosyal medya paylaşımında NFT alışverişinde gerçekte alınıp satılan şeyin ne olduğu üzerinde pek durulmuyor. Örneğin bir sanatçıdan, bir eserinin NFT’sini alan kişi eserin neyini almış oluyor? Telif hakkını? Eserin ticari haklarını? Soruyu biraz daha zorlaştıralım: Jack Dorsey’in ilk tweetinin onu satın alan NFT sahibine getirisi ne?

NFT, söz konusu içeriğin çoğaltılmasını veya yeniden düzenlenmesini engellemiyor. Telif haklarının yerini almıyor. NFT, sadece “A kişisi, x içeriğine sahiptir.” bilgisinin herkese açık bir defterde tutulduğu bir kayıt; yazdığı gibi bir toplumsal sözleşme (https://kunstkritikk.com/the-price-of-everything/). Geleneksel aracıları (müzayede evi, sanat tüccarı ve galeri sahibi) dijital bir platformla değiştirerek hakların çevrimiçi satışını basitleştiriyor. Herhangi bir şeyin NFT’si, sahibine bir övünme hakkı getirecek ama telif haklarındaki bir anlaşmazlık durumunda yine gerçek dünyanın kurumları geçerli olacak.

Bir diğer önemli konu, Ethereum blok zincirinde yer alan NFT’lerin içeriğinin çoğu zaman zincirde yer almaması. NFT’nin işaret ettiği içerdiğe ait dosyanın ağda yer alması içeriğin sürekliliğini garanti ediyor. Fakat Ethereum’un teknik sınırları nedeniyle çoğunlukla blok zincirine sadece ilgili içeriğin URL adresi ekleniyor. İçerik merkezi sunucularda ya da P2P ağlarda saklanıyor.

Bu bağlamda, NFT’lerin sanatçılar için dört temel vaadi var. Birincisi, sanatçının bir eserin sahibi olduğunu kolayca ispatlayabilmesi. Bu, fiziksel sanat ürünleri için önemli bir sorun gibi görünmemesine rağmen dijital ürünlerin kolayca kopyalanabilir olması bir süre sonra eserin gerçek sahibinin kim olduğu hakkında soru işaretlerine neden olabiliyor. Bir eseri NFT olarak Ethereum zincirine eklemek sahipliğin ispatı sorununu çözebilir. Fakat eserle ilgili ilk NFT’nin eserin yaratıcısı olmayan kötü niyetli biri tarafından da blok zincirine eklenebileceğini göz önünde bulundurmalı. İkincisi, NFT teknolojisi ile kolayca kopyalanabilen dijital ürünlere kıtlık özelliği getirilmeye çalışılıyor (Böylece gerçek dünyadaki “kıt kaynaklar ekonomisi” gelecekte kurulacak metaevrenlere aktarılabilecek!). Bir etkinliğin organizatörünün kaç bilet satacağını seçebilmesi gibi, bir NFT’nin yaratıcısı da kaç kopya bilet yaratıcılığına karar verebilir. NFT’lerin sağladığı kıtlık özelliği, metaevren reklamlarında bolca sözü edilen sanal konserlere katılım veya oyunlardaki özel aksesuarların alımı için kullanılabilir. Üçüncüsü, sanatçılar bir eserin her satılışından sonra telif hakkı kazanabilecek. Örneğin bir NFT, yaratıcısı tarafından A kullanıcısına satıldı. Daha sonra A, B’ye; B de C’ye sattığında eserin yaratıcısı bu satışlardan pay alabilir. Fakat bu varsayım, tüm işlemlerim Ethereum ağında olacağı bir süreci var sayıyor. Yazının devamında göreceğimiz gibi bir oyundan kaynaklı işlemler bile ağın çalışmasını olumsuz etkilemişken Ethereum ağının bu gibi yükleri kaldırıp kaldıramayacağı şüpheli. Dördüncüsü, NFT’lerin bir aracı olmadan veya bir platforma bağımlı olmadan satılabilmesi. Bitcoin blok zincirinin ortaya çıktığı günden beri blok zincirlerinin en büyük vaadi aracıları ortadan kaldırmak oldu. Bu aracıların hangi ölçüde ortadan kaldırılabileceği sorusu bir yana değeri sürekli dalgalanan para birimlerinin alışveriş için uygunluğu da ayrı bir tartışma konusu.

Bugün NFT’ler daha çok bir yatırım aracı olarak görülüyor ve alıcılar bir gün ellerindeki NFT’leri çok daha yüksek paralara satabileceklerine inanıyorlar. Peki NFT’ler, yukarıdaki vaatleri yerine getirebilirler mi veya bir diğer deyişle hangi alanlarda kullanılabilirler? Bu soruyu yanıtlayabilmek için önce NFT’lerin şimdiye kadar nasıl kullanıldığına bakmakta yarar var.

Ethereum tabanlı ilk NFT deneyi, Haziran 2017’de Larva Labs stüdyosunda Kanadalı yazılım geliştiriciler Matt Hall ve John Watkinson tarafından geliştirilen CryptoPunks’tu (https://en.wikipedia.org/wiki/CryptoPunks). Bu deneysel çalışmada Londra punk sahnelerinden, siberpunk hareketinden ve elektronik müzik grubu Daft Punk’tan esinlenilmişti. 6039 erkek ve 3840 kadından oluşan 10000 benzersiz CryptoPunk karakteri vardı ve her biri bilgisayar kodu aracılığıyla algoritmik olarak oluşturulmuştu. Başlangıçta ücretsiz olarak piyasaya sürüldüler ve Ethereum cüzdanı olan herkes tarafından talep edilebiliyorlardı. Günümüzde ise koleksiyoncular için oldukça değerleri NFT’ler.

Ekim 2017’de Kanadalı Dapper Labs’ın çıkardığı CryptoKitties’in (https://en.wikipedia.org/wiki/CryptoKitties) test sürümü yayımlandı ve 2 Aralık 2017’de ilk kripto kedi dünyaya geldi. CryptoKitties NFT’lerin popülerleşmesinde bir kilometre taşıydı. Oyunda kullanıcılar farklı nadirlik seviyelerinde farklı görsel özelliklere sahip sanal kedileri satın alıyor, üretiyor ve takas ediyorlardı. Oyuna katılmak için Ethereum ağının para birimi olan ethere gerek vardı. Yavru kediler ilk başta iki biçimde üretiliyordu. Birincisi, blok zincirinin her 15 dakikada bir yeni bir yavru kedi dünyaya getirmesi ve doğan kedinin açık artırmada satılmasıydı. “Nesil 0” adı verilen bu kedilerin üretimi Kasım 2018’de sona erdi. İkinci yöntem ise kedilerin çiftleştirilmesi ile yeni kedilerin üretimiydi. Oyuncular iki kedi ile kendi dijital kedilerini üretebiliyor ve onları pazarda satabiliyorlardı. Bazıları birkaç kedi satın alarak onlardan daha nadir kediler yetiştirmeye çalışıyor bazıları da daha nadir kedileri alıp daha yüksek paralara satmayı deniyordu. Satışlarda başlangıç fiyatı kullanıcı tarafından belirleniyor ve fiyat, açık artırma bitene veya kedi satılana kadar düşüyordu.

CryptoKitties çılgınlığı zirvedeyken 18 no’lu kedi 110 bin dolara satıldı. Daha sonra Eylül 2018’de Dragon adlı kedi 170 bin dolara satılarak yeni bir rekor kırdı (https://thenextweb.com/news/most-expensive-cryptokitty). Dragon, sıradan görünümlü bir kediydi. Bu nedenle, satış hakkında şüpheler vardı ve bazıları bunun kara para aklama veya yıkama ticareti (*) olabileceğini düşünüyordu. NFT dünyasındaki büyük alımlara özellikle dikkat etmek gerekiyor. Örneğin, yazının başında belirttiğim Beeple’ın 69 milyon dolarlık tablosunu alan kişi Metakovan takma adlı Vignesh Sundaresan. Sundaresan, kripto para işine 2013’te girmiş. Yıllarca Kanada’da yaşadıktan sonra, Kuzey Amerika’da kripto paralar hakkındaki düzenlemelerin belirsizliği nedeniyle 2017’de Singapur’a taşınmış. Kendi şirketleri var ama aynı zamanda kripto paralarla ilgili birçok startup‘ın arkasındaki bir isim. Beeple’ın çalışmasını da muhtemelen kendi kripto yatırım planı Metapurse’un itibarını ve değerini artırmak için satın aldı (ayrıntılı bilgi için: https://amycastor.com/2021/03/14/metakovan-the-mystery-beeple-art-buyer-and-his-nft-defi-scheme/, https://www.reuters.com/article/finance-crypto-sundaresan-idUSL8N2S82TF).

Sonuçta insanlar çok kısa bir sürede kediler için bir milyon dolar harcadılar (https://techcrunch.com/2017/12/03/people-have-spent-over-1m-buying-virtual-cats-on-the-ethereum-blockchain/). Oyun o kadar popülerleşti ki bir süre sonra Ethereum’daki ağ trafiğinin yaklaşık %25’i CryptoKitties işlemlerinden kaynaklanıyordu. Ethereum bir seferde yalnızca sınırlı sayıda işlemi (yaklaşık 15 işlem/saniye) işleyebildiğinden CryptoKitties çılgınlığı ağda yavaşlamalara ve işlem ücretlerinin artmasına neden oldu. Talep arttıkça kedi fiyatları da artıyordu. Ama kısa bir süre sonra balon patladı.

CryptoKitties, statik sanal kedi resimlerinin alınıp satıldığı, algoritmaların girdilerden yeni resimler ürettiği herhangi bir amacı olmayan bir oyundu ama NFT’lerin potansiyelini göstermesi açısından önemli bir deneydi. Onu yeni oyunlar takip etti. Ocak 2018’de çıkan CryptoCelebrities’in mantığı basitti. Ünlülerin NFT koleksiyonları alınıyor ve daha yüksek fiyata satılıyordu. Hâlâ listenin başında Elon Musk, Vitalik Buterin, Donald Trump gibi ünlülerin NFT’leri var (https://cryptocelebrities.org/marketplace/?view=highest-priced&page=1). OpenSea, CryptoCelebrities gibi oyunlara sıcak patates (hot potato) adını vermiş. Oyunda, oyuncular daire olurlar ve müzik eşliğinde bir nesneyi elden ele geçirirler. Müzik durduğunda nesne elinde kalan oyuncu elenir. CryptoCelebrities’te de oyuncular kimi zaman ellerindeki NFT’leri satarak kâr ediyor kimi zaman da NFT’ler ellerinde kalıyordu. Aslında şimdi de değişen fazla bir şey yok…

NFT deneyleri girişim sermayesinin de ilgisini çekmeye başlamıştı. CryptoKitties, Mart 2018’de üst düzey yatırımcılardan 12 milyon dolar toplamış ve kasım ayında da 15 milyon dolar daha toplamıştı. Rare Bits, Lucid Sig, Mythical Games gibi oyun şirketlerinin yanında NFT’ler için bir pazar yeri olmayı hedefleyen OpenSea (https://opensea.io/) de girişim sermayesinin desteğini aldı.

Özellikle 2021’de artan NFT satışlarına paralel olarak, gerçek dünyadan kripto dünyasına para akışı sayesinde, ethereumun değerinde büyük artışlar oldu. NFT’ler, kendi içinde dönen bir pazarı canlandırdı.

A ncak NFT’lerin gerçek dünyada nasıl kullanılacağı tartışması hâlâ devam ediyor. Beckman (2021), müzisyenler için önerdiği senaryoda, konser biletleri NFT biçiminde satılıyor. Müzik gruplarının posterlerini alan ve tişörtlerini giyen hayranların NFT biletlere de ilgi gösterebileceğini belirtiyor. Çünkü NFT bileti almak, “o gün ben de o konserdeydim.” sözünün ve gruba hayranlığının belgesi olacak. Her şey blok zincirinde kayıtlı olacağından müzik grubu da hiçbir konserlerini kaçırmayan hayranlarını konserden ön sıra biletlerle veya yeni çıkan bir albüme ilk erişim şansı vererek onurlandırabilecek. Aynı senaryo, en Fenerbahçeli, en Beşiktaşlı, en Galatasaraylı vs olmak için çeşitli aksesuarları satın alan spor kulüplerinin taraftarlığı için de uygulanabilir. NBA gibi spor kulüpleri de NFT’lerden gelir sağlayabilir (https://nbatopshot.com/).

Beckman (2021), lüks markaların da NFT’ye ilgisiz kalamayacağını savunuyor. Örneğin sadece üretilen pahalı bir çantayı alan kişi sadece çanta almış olmuyor. Aynı zamanda, “bu çantayı alacak kadar zenginim!” de diyor. Çok zenginlere hitap eden ünlü bir ayakkabı firması gerçek dünya için ürettiği ayakkabıların benzerini belirli sayıdaki NFT’lerle oyunlar veya metaevren uygulamalarında kullanıma açabilir (https://artdogistanbul.com/gucci-de-nft-furyasina-kapildi/). Ya da spor ayakkabıları üreten bir firmanın NFT ayakkabılarını satın alanlar oyunlarda daha yükseğe sıçrayabilir veya daha hızlı koşabilir.

Ama tüm bunlar ya insanların ucuza alıp pahalıya satmaya çalıştığı “sıcak patates” oyununun farklı versiyonları ya da insanlar arası ilişkilerin sanallaştırılacağı metaevren senaryoları. Ethereum’un sitesinde de yazdığı gibi “fiziksel ögelerin belirteçleştirilmesi henüz dijital muadilleri kadar gelişmiş değil.”

***

Bitcoin ve Ethereum blok zincirlerinin kullandığı emek ispatı (proof of work) algoritmaları gerek duydukları elektrik ve çevreye zararları nedeniyle sürekli eleştiriliyorlar. Aynı eleştiriler, NFT’ler ile yeniden gündeme geldi (https://www.theartnewspaper.com/2021/10/13/energy-hungry-nft-undo-art-worlds-attempts-to-become-sustainable). Ethereum (2022) bu eleştirilere şöyle yanıt vermiş:

  • NFT’ler, Ethereum’un karbon ayak izini doğrudan artırmıyor.
  • Ethereum’un fonlarınızı ve varlıklarınızı güvende tutma şekli şu anda enerji yoğun ancak iyileştirilmek üzere
  • Yapılacak iyileştirmeden sonra, Ethereum’un karbon ayak izi %99,95 daha iyi olacak ve bu da onu mevcut birçok endüstriden daha enerji verimli hale getirecek.

Daha çevre dostu bir blok zinciri için planlarını https://ethereum.org/en/upgrades/vision/ sayfasında anlatmışlar. Uzun süredir konuşulan bu vizyonu nasıl ve ne zaman hayata geçireceklerini bilmiyorum. Ama blok zincirlerinin işlem başına tükettiği elektrik enerjisi, geleneksel bankacılıktan çok daha fazla. Ayrıca emek ispatından (proof of work) hisse ispatına (proof of stake) geçiş yeni tartışmalara neden olacak.

Fakat şu an iki temel sorunla karşı karşıya olduğumuzu düşünüyorum. Birincisi, gerçekte hangi sorunu çözdüğü belirsiz bir ekosistem var ve insanlar sıcak patates oyunlarına devam ediyorlar. Hem içerik üreticileri hem de NFT’yi bir yatırım aracı olarak görenler bu ekosistemin içine çekiliyorlar. David Gerard, daha Mart 2021’de NFT’lerin sanatçılar için büyük bir aldatmaca olduğunu savunuyordu (https://davidgerard.co.uk/blockchain/2021/03/11/nfts-crypto-grifters-try-to-scam-artists-again/):

  • Sanatçılara bedava para fışkırdığını söyleyin!
  • Ama bunun için önce kripto para almaları gerekecek.
  • Bir süre sonra sanatçılar kripto savunucuları olacak ve iş kanıtı vb. için bahaneler üretecekler.
  • Birkaç sanatçı bundan gerçekten hayatlarını değiştirecek para kazanacak!
  • Muhtemelen siz onlardan biri olmayacaksınız.

Sanatçılar /içerik üreticiler kripto dünyasına gerçek para akışı sağladıkları gibi bir meşruluk da getirdiler.

NFT’leri yatırım aracı görenler açısından durum daha karışık. Maxwell Strachan’ın vurguladığı gibi NFT ekonomisi, gerçek ekonomi gibi adaletsiz ve yeni gelişen piyasa birkaç güçlü aktörün elinde. Ayrıca yıkama ticaretiyle (*) fiyatların yükseltildiği hakkında şüpheler de var (https://www.vice.com/en/article/n7nzbx/researchers-the-nft-economy-is-just-as-unequal-as-the-real-one).

İkinci sorun ise Edward Ongweso Jr’nin özetlediği gibi “fiziksel dünyamızın her santiminin (ve herhangi bir dijital dünyanın) neredeyse her deneyimin ve şeyin nicelleştirildiği, metalaştırıldığı ve özelleştirildiği bir yere dönüştürülmesi” (https://www.vice.com/en/contributor/edward-ongweso-jr).

Web3, blok zinciri ile internetin ilk günlerini geri getireceğini, merkezi kurumların yerini ademimerkeziyetçi ilişkilere bırakacağını iddia edebilir. Ama gerçekte, bizi hızla her şeyin finansallaştığı bir dünyaya sürüklüyor…

*Yıkama ticareti: Bir tüccarın piyasaya yanıltıcı bilgiler vermek amacıyla bir menkul kıymet alıp sattığı bir süreçtir (https://tr.nesrakonk.ru/washtrading/).

Kaynaklar

Beckman, M. (2021). The Comprehensive Guide to NFTs, Digital Artwork, and Blockchain Technology, Skyhorse

Voshmgir, S. (2020). Token Economy: How the Web3 reinvents the Internet (Vol. 2). Token Kitchen.

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir