"Enter"a basıp içeriğe geçin

Kategori: Yapay Zeka

Yüz Tanıma Teknolojisi


Yapay Zekâ (YZ) sistemlerinin katkılarıyla beraber son yıllarda yüz tanıma teknolojisinde (YTT) önemli ilerlemeler kaydedildi ve bu teknolojinin kullanımı dünya çapında yayıldı. İlk başlarda YTT hakkında çıkan haberlerde bazı ülkelerin YTT’yi havaalanlarındaki kimlik kontrollerini kolaylaştırmak amacıyla kullandığı, Çin ve Rusya gibi otoriter yönetimlerin ise bu teknolojiyi azınlık gruplarına karşı ve muhalefeti bastırmak için kullandığı yazılıyordu. Günümüzde ise YTT’nin hem çok çeşitli amaçlar için kullanıldığını hem de muhalefeti bastırmak için kullanımının sadece Çin ve Rusya ile sınırlı olmadığını biliyoruz.

Yapay Zekâ, Etik ve Mahremiyet


Yapay zekâ (YZ) teknolojileri gündelik yaşamda hızla yaygınlaşırken makinelerin etik kararlar alma yetenekleri hakkındaki tartışmalar da çoğalıyor. Özerklik ve etkileşim yetenekleri arttıkça, YZ sistemlerinin ahlaki aktörler olarak algılanması ve davranması bekleniyor. Ancak YZ ve etik ilişkisi hakkındaki tartışmalarda zaman zaman gündeme gelen tramvay probleminin gösterdiği gibi makinelerin etik kararlar verebilmesi hâlâ pek kolay değil.

EuroStack Girişimi ve Dijital Egemenlik

Tüm dünyada hızlı ve altüst edici gelişmeler yaşanıyor. Teknolojik yenilikler hızlanıyor, küresel tedarik zincirleri parçalanıyor, ekonomik bağımlılıklar jeopolitik rekabetlerde etkili bir silah haline geliyor. Şubat ayında Paris’te gerçekleştirilen Yapay Zekâ (YZ) Eylem Zirvesi’nde de şahit olduğumuz gibi Avrupa, ABD ve Çin arasında sıkışmış durumda. Avrupa Birliği (AB) Trump yönetiminin “Önce Amerika” politikası ve saldırgan hamleleri karşısında bir çıkış yolu arıyor.

Avrupa jeopolitik ve jeoekonomik olarak yüksek derecede risk altında. COVID-19, Ukrayna savaşı, yarı iletken kıtlığı ve artan enerji fiyatları Avrupa’nın küresel tedarik zincirlerine olan bağımlılığını gösteriyor. Özellikle otomotiv üretimi ve sağlık hizmetleri gibi sektörler, yaşanan aksaklıklardan ciddi biçimde etkilendiler. Elbette ki AB’nin karşı karşıya olduğu sorunları tamamen teknolojiye bağlayamayız. Ancak günümüzde dijital teknolojiler, jeopolitik ve ekonomik rekabet gücünün oluşumunda giderek daha belirleyici oluyor. AB, şimdiye kadar çoğunlukla yabancı şirketlerin faaliyetlerini düzenleyen ve şirketleri, Avrupa’nın önem verdiği (başta mahremiyet olmak üzere) değerleri dikkate almayan zorlayan bir politika izledi. Fakat teknolojik bağımlılıkları ve ekonomik kırılganlıkları nedeniyle bunda yeterince başarılı olamadı.

Yapay Zekâ ve Hesap Verebilirlik

Yapay Zekâ (YZ) Eylem Zirvesi, 10-11 Şubat 2025 tarihlerinde Paris’te düzenlendi. Fransa ve Hindistan’ın eş başkanlığında düzenlenen zirvede dünyanın önde gelen YZ şirketlerinin liderleri (OpenAI’dan Sam Altman, Anthropic’ten Dario Amodei ve Google DeepMind’dan Demis Hassabis), akademisyenler, sivil toplum temsilcileri ve politikacılar bir araya geldi.

Roose (2025), 10 Şubat’ta yayımlanan yazısında zirvenin ilk gününü değerlendiriyor ve beş konuya dikkat çekiyordu. Birincisi Avrupa’nın tereddütlü adımlar atmasıydı. Bilindiği gibi Avrupa Birliği (AB) son on yılda veri gizliliği ve sosyal medya konularında zorlu yasalar çıkardı. YZ’yi düzenleme konusunda hep ABD ve Çin’in bir adım önündeydi. Avrupalı politikacıların ve özellikle de Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un sözleri AB’nin YZ politikalarında bir değişikliğin habercisi olabilir. Macron, ABD’li politikacılardan sıkça duyduğumuz düzenleme karşıtı tezleri ortaya attı ve “cezalandırıcı” düzenlemelerin ülkenin teknoloji sektörünün rekabet kapasitesini azaltabileceğini savundu.

Kamu Yararını Hedefleyen Yapay Zekâ Politikaları


ABD’deki seçimler, yapay zekânın (YZ) geleceğini de yakından ilgilendiriyordu. Donald Trump’ın seçimi kazanması durumunda YZ’yi düzenleme girişimlerinin zayıflayacağından endişe ediliyordu. Korkulan oldu ve Trump, seçimi kazandı. Görünen o ki Trump’ın ikinci kez seçilmesi, yanlış bilgilendirme (misinformation), ayrımcılık, otonom araçlar gibi teknolojilerde kullanılan YZ’nin güvenliği vb konulardaki düzenleme girişimlerini felç edecek. Kusurlu YZ modellerinden kaynaklanabilecek tehlikeler giderek daha ciddi sorunlara neden olacak.

Toplum için Yapay Zekâ

Silikon Vadisi’nin en zengin yatırımcılarından biri olan Marc Andreessen, geçen yıl yayımladığı Tekno-iyimser Manifesto’da başlıca düşmanlarını listeler (https://a16z.com/the-techno-optimist-manifesto/). Andreessen, düşmanlarının kötü insanlar değil, kötü fikirler olduğunu vurguladıktan sonra günümüz toplumunun altmış yıldır “varoluşsal risk”, “sürdürülebilirlik”, “çevre, toplum ve yönetişim”, “sürdürülebilir kalkınma hedefleri”, “sosyal sorumluluk”, “paydaş kapitalizmi”, “ihtiyat ilkesi”, “güven ve emniyet”, “teknoloji etiği”, “risk yönetimi”, “büyümeyi durdurma”, “büyümenin sınırları” gibi çeşitli isimler altında teknolojiye ve yaşama karşı kitlesel bir moral bozma kampanyalarına maruz kaldığını iddia eder. Bu moral bozma kampanyasının arkasında ise çoğu komünizmden türeyen, geçmişin kötü fikirleri vardır. Andreessen’in bazı düşmanları şunlardır:

Yurttaşların Yapay Zekâ Süreçlerine Katılımı

24 Ağustos’ta Telegram’ın CEO’su Pavel Durov, Paris’in kuzeyindeki Le Bourget Havalimanı’nda Fransız polisi tarafından gözaltına alındı. Gözaltı sonrasında Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Twitter/X platformunda yaptığı açıklamada gözaltının siyasi bir karar olmadığını belirtti. Aslında Fransa, birkaç ay önce Durov ve platformun kurucu ortağı olan kardeşi için tutuklama emri çıkarmıştı. Durov bunu umursamamış ve büyük bir öz güvenle Fransa topraklarına geri döndüğünde de gözaltına alınmıştı.

Savcılık tarafından yayınlanan belgede Durov, “yasal dinlemeler ve istihbari faaliyetler için gerekli bilgi veya belgelerin yetkili makamlara iletilmesini kabul etmemek, organize suç gruplarının yasa dışı işlemlerine ortam sağlayan bir çevrim içi platformun yöneticisi olmak, organize grupların çocuk istismarı gibi siber suç faaliyetlerine izin vermek, uyuşturucu maddelerin edinilmesi, taşınması veya satılması, organize dolandırıcılık, suç ve suçlardan elde edilen gelirlerin aklanması ve kripto dolandırıcılığı” gibi suçlarla itham ediliyordu (https://www.aa.com.tr/tr/analiz/telegram-in-kurucusu-neden-fransada-gozaltina-alindi/3314923).

Yazılımların Karmaşıklaşması ve Platformların Gücü

Bilişim teknolojileri uzunca bir süredir gündelik yaşamın kritik bir parçası. Bir yandan, gündelik yaşamın giderek daha geniş bir alanını etkiliyorlar. Eğitimden sağlığa, altyapı hizmetlerinden sosyal ilişkilere kadar bilişim teknolojilerinin yaşamımızdaki yeri giderek genişliyor. Diğer yandan, bilişim teknolojilerinin yaşamımızdaki etkileri de derinleşiyor ve onlara bağımlılığımız artıyor.

19 Temmuz 2024’te yaşamın bir çok alanını etkileyen kaosun söz konusu genişleme ve derinleşmenin bir sonucu olduğunu düşünüyorum. Kaos, bilgisayar güvenliği hizmeti veren bir “endpoint protection” (uç nokta koruma) firması olan CrowdStrike’ın gönderdiği bir güncelleme ile başladı. CrowdStrike’ın güncellemesi sonucunda Microsoft Windows işletim sistemli bilgisayarlar çöktü ve bilgisayarların düzgün bir şekilde açılmasını engelleyen, Mavi Ölüm Ekranı olarak adlandırılan bir döngünün içine hapsoldular. Sağlık, eğitim, havacılık, bankacılık gibi çok farklı sektörlerde, milyonlarca bilgisayarı etkiledi; ameliyatlar ertelendi, uçaklar uçmadı, bankacılık işlemleri aksadı…

Görünürde olayın iki aktörü vardı: Microsoft ve Crowdstrike.

Yapay Zeka: Düşler, Gerçekler ve Sonuçlar

Mart 2018’de, Tesla Model X kullanan Apple mühendisi Walter (Wei Lun) Huang, aracının otobanda yolu bölen bariyere çarpması sonucunda hayatını kaybetmişti. Kaza sırasında Tesla’nın otomatik pilotu devredeydi. Elon Musk, kaza sonrasında yazdığı bir blog yazısında sürücünün kaza öncesinde defalarca uyarıldığını iddia etti. Musk’a göre bu uyarılar kazadan altı saniye önce verilmiş ve şoförden direksiyon başına geçmesi istenmişti. Dolayısıyla suçlu Tesla değil, aracı gerektiği gibi kullanamayan ve yola dikkat etmeyen Huang’dı.