Daha önce akıllı şehirler hakkında yazdığım yazılarda şehirleri bir bilgisayar gibi ele alan yaklaşımları aktarmıştım. Siemens, akıllı şehirleri bir açık hava bilgisayarına benzetiyordu. Jenny McGrath, Kansas City’deki akıllı şehir projesi hakkındaki yazısında akıllı şehri, algılayıcılarla donatılmış ve uygulamalara ihtiyaç duyan dev bir akıllı telefon gibi görüyordu (bkz. https://bilimvegelecek.com.tr/index.php/2020/04/01/sirketlerin-ve-hukumetlerin-yonettigi-akilli-sehirler/). Bu yazıda ise Luque-Ayala ve Marvin’in (2020), Kent İşletim Sistemleri: Hesaba Dayalı Şehri Üretmek adlı çalışmasına yer vereceğim. Fakat bu konuya geçmeden önce geçen ayın en çok tartışılan konularından biri olan WhatsApp’ın yeni gizlilik politikasına kısaca değinmek istiyorum. Önümüzdeki günlerde akıllı şehirler ve platform ekonomilerini (bu arada Uber’in Türkiye’de yeniden faaliyete geçeceğini atlamayalım) daha sık tartışmak zorunda kalacağız. WhatsApp olayını sadece mahremiyetin sınırları içinde kalarak tartışamayacağımızı, önümüzdeki günlerdeki tartışmalara hazırlıklı olmamız gerektiğini düşünüyorum.
Etiket: sibernetik
Çinli bilimciler insanların yüzlerini çok uzak mesafeden net bir şekilde görüntüleyebilen bir kamera geliştirdiklerini duyurdular. Çin Haber Servisi, 500 megapiksel çözünürlüğe sahip kameranın 120 milyon piksel çözünürlüğe sahip insan gözünden çok daha ayrıntılı görüntüler yakalayabildiğini iddia ediyor. Kamerayla on binlerce insanla dolu bir stadyumdaki her insanın yüzünün açık bir biçimde yer aldığı panoramik bir fotoğraf çekilebilecek. Bu yeni teknolojinin YZ (yapay zeka), yüz tanıma, gerçek zamanlı takip ve bulut bilişim teknolojileriyle entegre edilmesiyle beraber hedeflenen bir insan yüzünü devasa veri yığınları içinde hızla tespit etmek olanaklı hale gelecek. Haberde, hükümetin hangi biriminin ya da ajansının bu sisteme talip olduğu hakkında bir bilgi yok. Ama bu yeni teknolojinin beklenildiği gibi kalabalıkları izlemek, suçluları tespit etmek ve kazaların önüne geçmek için kullanılacağı yönünde yapılan açıklamalar var (bkz. http://www.globaltimes.cn/content/1165190.shtml).
Barack Obama’nın 2012 ABD Başkanlık seçimlerindeki zaferinde Amazon’un (amazon.com) bulut bilişim hizmetinin önemli bir rolü vardır. TSE’nin (2013) bulut bilişim tanımında belirtildiği gibi Amazon’un sunduğu “işlemci gücü ve depolama alanı gibi bilişim kaynaklarının ihtiyaç duyulan anda, ihtiyaç duyulduğu kadar kullanılması” ile seçim kampanyasına özel bir altyapıya gerek kalmamıştır. Kampanya için AWS (Amazon Web Services) üzerinde çalışan 200’den fazla uygulama kullanılmış ve bu uygulamalar milyonlarca kullanıcıya hizmet etmiştir. Kampanya çalışanları, çeşitli kaynaklardan akan verileri olası seçmenleri belirlemek ve gruplamak için kullanmış, neredeyse gerçek zamanlı elde edilen verilerin analiziyle kaynakları ihtiyaç duyulan alanlara kaydırarak ve doğru kişiye, doğru zamanda, doğru reklamları iletebilmiştir. Kullanılan uygulamalardan bazıları şunlardır (https://aws.amazon.com/blogs/aws/aws-in-action-behind-the-scenes-of-a-presidential-campaign/):
SSCB (Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği) 1991 yılında dağıldı. O zamanlar internet emekleme evresindeydi ve www (World Wide Web) henüz icat edilmişti. Tarih öncesi gibi görünse de SSCB’deki girişimler mutlaka tartışılması gereken bir konudur. SSCB’li bilim insanları ve mühendisler hedeflerine ulaşamamıştır ama idealleri bugün bile oldukça cüretkardır. Ancak idealleri ne kadar büyük olursa olsun SSCB yenilmiştir.
Aslında Melih Pekdemir’in Anne bak, kral çıplak! kitabında yazdığı gibi hepimiz yenildik:
Sadece Gorbaçov ya da SBKP değil, sen ve ben yenilmedik mi? Katılmadığımız bir savaşta… Sen ve ben, istediğimiz kadar, vakti zamanında revizyonizme karşı çıkmış, ya da Brejnevleri kıyasıya eleştirerek kendimizi onlardan sürekli ayrı tutmuş olalım, fark ediyor mu? Senin ve benim sosyalist olduğumuzu bilen mahallemizdeki bakkalın, komşumuz işçinin gözünde, sen de ben de yenilmiş sayılmıyor muyuz?
Bu yenilginin farklı boyutlarıyla ele alınması gerekiyor. Örneğin, internetteki ortaklaşa üretim pratikleri sık tartışılan konulardan biridir. Buna karşın İnternet neden ABD’den çıkmıştır da SSCB’den çıkamamıştır?