Kişisel veriler, çoğunlukla mahremiyet tartışmalarının konusu. Kişisel verileri toplayan hükümet veya onunla işbirliği yapan bir kuruluşsa tedirgin oluyoruz. Kişisel veriler, şirketler tarafından toplandığında ise fazla…
Etiket: Veri
Şirinler’in bir bölümünde şirinler bir büyü kitabı bulurlar. Kitabın sahibi Büyücü Şirin adında biridir. O güne kadar dünyadaki tek şirinlerin kendileri olduğunu düşünen şirinler heyecanlanır. Şirin Baba ve ona eşlik eden şirinler, gizemli bir dağın tepesinde yaşayan Büyücü Şirin’i bulmak ve onu köylerine davet etmek için yola çıkarlar. Epey yol gittikten sonra yorulan şirinlerden biri sorar, “daha çok var mı, Şirin Baba?”. Şirin Baba, “pek fazla değil” der. Yürümeye devam ederler, bu sefer Şirine, “ben çok yoruldum, daha çok yolumuz var mı, Şirin Baba?” diye sızlanır. Şirin Baba yine “pek fazla değil” der. Daha sonra bir başka şirin, “iyi de daha ne kadar yolumuz var?” diye sorarak Şirin Baba’dan daha net bir bilgi ister. Ama Şirin Baba’nın yanıtı değişmez, “pek fazla değil”. Gece olur, bir şirin bitkin bir ses tonuyla tekrar “daha çok var mı Şirin Baba?” diye sorduğunda Şirin Baba’nın tepesi atar ve “Evet, var!” diye bağırır.
Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin 5 Şubat 2020 tarihinde Twitter adresinden yapılan bir paylaşımda vatandaşların AnkaraKart Mobil Bilet uygulamasına büyük ilgi gösterdiği belirtiliyordu. AnkaraKart uygulaması ile çevredeki otobüs duraklarını görebilir, gidilecek yere göre bir rota oluşturabilir, akıllı telefonların NFC özelliğinden yararlanarak POS cihazından para çektirilebilir ve herhangi bir ulaşım kartına ihtiyaç duymadan Ankara’da EGO’ya bağlı tüm toplu taşıma araçlarına binebilirsiniz. Toplu taşıma araçlarında bilet yerine kredi kartlarının kullanılabilmesinden sonra şimdi de dünyanın birçok yerinde olduğu gibi akıllı telefonları kullanabilmek büyük kolaylık . Dinozor ve Transformers maketlerinden sonra Ankara’da böyle yenilikler görmek çok güzel. Fakat uygulamanın açıkça konuşulmayan bir bedeli var.
Yıllardır insanları bir platformda buluşturarak dünyayı daha iyi bir yer haline getirdiğini iddia eden Facebook, Myanmar’daki şiddet olaylarındaki rolünü kabul etti. Facebook’un ürün yöneticilerinden Alex Warofka, 5 Kasım’da yaptığı bir konuşmada Facebook’un Myanmar’daki rolünü araştıran BSR’nin [1] (Business for Social Responsibility – Sosyal Sorumluluk için İş) hazırladığı rapora (https://www.ohchr.org/Documents/HRBodies/HRCouncil/FFM-Myanmar/A_HRC_39_CRP.2.docx) atıfta bulunarak, platformlarının bölünmeyi ve çevrimdışı şiddeti teşvik etmek için kullanıldığını, bunu önlemek için daha çok şey yapabilecekleri ve yapmaları gerektiğini söyledi. Warofka, yıl boyunca bu konuda büyük yatırımlar yaptıklarını, BSR’nin raporunun da doğru yolda olduklarını gösterdiğini söyledi. Raporda, Facebook’un dijital teknolojilerle henüz yeni tanışan bir ülkeye adım atarken on yıllardır devam eden baskının ve toplumsal bölünmelerin bilincinde olmadığına dikkat çekilmiş (https://newsroom.fb.com/news/2018/11/myanmar-hria/).
Cambridge Analytica adlı veri analiz şirketinin milyonlarca Facebook kullanıcısının özel verilerine ulaştığı ve bu bilgilerle ABD seçmeninin davranışlarını etkilediği daha önce de konuşuluyordu. Ama geçtiğimiz günlerde bu skandalın ayrıntılarını da öğrendik. Mark Zuckerberg, 21 Mart’ta yaptığı açıklamada (https://www.facebook.com/zuck/posts/10104712037900071) ve ABD Senatosu’nda verdiği ifadede hatalarını kabul etmekle beraber bir mağduriyet portresi çizmeye çalıştı. Cambridge Analytica, Facebook’la yaptığı sözleşmeyi ihlal etmişti. Bu gibi sorunların tekrar yaşanmaması için gerekli önlemler alınacaktı. Ama sorun ya Cambridge Analytica değil de buna zemin hazırlayan dijital ekonomiyse?