"Enter"a basıp içeriğe geçin

Etiket: Büyük Veri

Öneri Sistemleri: Sınırlılıklar ve Sorunlar

Nasreddin Hoca, evinin damında çalışırken aşağıya düşer. Komşuları başına toplanır ve hocayı soru yağmuruna tutarlar: ‘Hocam, nasıl düştün, neden dikkat etmedin, kırık var mı…’ Hoca, sorulardan bunalır ve komşularına aralarında damdan düşen biri olup olmadığını sorar. ‘Yok’ yanıtını alınca da ‘Öyleyse boşuna konuşmayın, benim halimden ancak damdan düşen anlar’, der.

Aslında gündelik hayatımızda çoğu zaman Nasreddin Hoca’yı takip ederiz. Sadece daha iyi anlaşılmak ve dertleşmek için değil daha önce bizimle benzer sorunları yaşamış olanların deneyimlerine ve önerilerine daha çok önem verdiğimiz için yaparız bunu. Öneri sistemleri ise bu kendiliğinden eğilimimizi dijital dünyaya taşırlar. Artık benzer deneyimleri yaşamış kişileri kendimiz aramayız. Öneri sistemleri bunu otomatik olarak sağlarlar. Çevrimiçi dünyada dolaşırken sürekli önerilerle karşılaşırız. Video yayını yapan platformlar izleyeceğimiz videoları önerir; müzik yayını yapan platformlar hoşumuza gidecek müzikler önerir; sosyal medya platformları takip edebileceğimiz kişileri önerir ve beğenebileceğimiz içerikleri üst sıralara taşır; alışveriş siteleri satın alabileceğimiz ürünleri gösterir… Öneri sistemleri, dijital dünyanın olmazsa olmazıdır. Bizi gerçekten aradığımız şeylere yönlendirmeyi vadederler ve etkili önerilerde bulunarak, enformasyon denizinde boğulmamızı engellerler.

Veri: Küçük, Büyük ve Açık

Geçtiğimiz günlerde sosyal medya 20’li yaş fotoğraflarıyla doldu. Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Ömer Fatih Sayan, Twitter hesabından yaptığı açıklamada “20’li yaşlar challenge” ve benzeri akımlara karşı vatandaşları uyardı. Sayan’a göre kişisel verileri ve yüz ifadelerini kopyalayan akımlar, görsel veri işleme alanına zemin hazırlıyordu (https://www.trthaber.com/haber/bilim-teknoloji/20li-yaslar-challenge-akimina-karsi-vatandaslara-uyari-578985.html):

Kişinin şimdiki haliyle eski halinin değişiminden, yapay zeka algoritmalarını besleyecek istatistiki veriler oluşturuluyor. Aynı zamanda farklı uygulamalar ve cihazlardan paylaştığımız parmak izi ve yüz taraması gibi verilerimiz, genetik verilerimizi barındırıyor. Bu gibi hassas verilerin hangi sunucularda nasıl tutulduğu, yeterli güvenliğe sahip olup olmadığı tam bir kara kutu.

Kişisel verilerimiz; bizi belirli veya belirlenebilir hale getiren, bizi tanımlayan ve bize ait olan bilgilerimiz. Bu sebeple kişisel verilerimizi korurken, özellikle de sosyal medyada paylaşırken daha hassas davranmalıyız.

Bir Kaynak Olarak Veri ve Dijital Zeka

Kanal İstanbul tartışmaları devam ederken 24 Aralık 2019 tarihinde “Ulusal Akıllı Şehirler Stratejisi ve Eylem Planı”na ilişkin bir Cumhurbaşkanlığı Genelgesi, Resmi Gazetede yayımlandı. Genelgede özellikle Çevre ve Şehircilik Bakanlığı koordinasyonunda hazırlanan “2020-2023 Ulusal Akıllı Şehirler Stratejisi ve Eylem Planı”na (https://www.akillisehirler.gov.tr/wp-content/uploads/EylemPlani.pdf) vurgu yapılıyor. Söz konusu raporda akıllı şehirler, “Paydaşlar arası işbirliği ile hayata geçirilen, yeni teknolojileri ve yenilikçi yaklaşımları kullanan, veri ve uzmanlığa dayalı olarak gerekçelendirilen ve gelecekteki problem ve ihtiyaçları öngörerek hayata değer katan çözümler üreten daha yaşanabilir ve sürdürülebilir şehirler” olarak tanımlanıyor.

Yeni İnternete Doğru

Jeremy Corbyn liderliğindeki İngiltere İşçi Partisi erken genel seçimde ağır bir yenilgi aldı ve Corbyn istifa edeceğini açıkladı. Seçim sonuçlarının partisi için ağır bir yenilgi olduğunu kabul eden Corbyn, seçimi kaybetmiş olmalarına karşın seçim kampanyasında bir umut bildirisi sunduklarını söyledi. Seçim tartışmaları ağırlıkla Avrupa Birliği’nden çıkış üzerinde yoğunlaşırken gerçekten de İşçi Partisi’nin bu çemberin dışına çıkan, bir umut bildirisine yakışan, “devlet destekli, geniş bant internet hizmeti”gibi vaatleri vardı. Corbyn, 2030 yılına kadar tüm ev ve işyerlerine yüksek hızlı fiber erişim hizmeti sağlamayı vadediyordu.

Teknoloji, Demokrasi İçin Bir Tehdit Mi?

MIT Technology Review dergisinin Ocak 2013 sayısı, “Büyük Veri Siyaseti Kurtaracak” kapağıyla çıkmıştı. Bilişim teknolojilerinin Obama’nın seçim zaferindeki payı ve Arap Baharı sonrası hala canlılığını koruyan sosyal medya platformları siyasette yeni bir dönemin habercisi olarak karşılanıyordu. İnsanlar akıllı telefonlarındaki kameralarla yaşadıkları veya tanık oldukları olayları kaydediyor ve anında tüm dünyayla paylaşıyordu. Ana akım medyanın görmediği veya göstermediği gelişmeler sosyal medyada hızla yayılıyordu. Ayrıca sosyal medya, muhaliflere yalnız olmadıklarını hissettiriyor ve muhalifler birbirlerinden güç alarak kentlerin meydanlarına akıyordu. Dünya, sosyal medyanın yardımıyla örgütlenen ayaklanmalarla sarsılırken Silikon Vadisi, dünyayı daha demokratik bir hale getirebilecek bir güce sahip olduğuna yürekten inandığı gibi insanları buna inandırabiliyordu.

Dördüncü Endüstri Devrimi’ne Doğru

11 Eylül 2001, veri toplama ve analizinde bir dönüm noktasıydı. İstihbarat servisleri daha önce de veri topluyordu ve kamuoyuna yansıyan, ABD’nin yönetiminde yürütülen ECHELON gibi geniş kapsamlı uluslararası istihbarat sistemleri vardı. Ama 11 Eylül’den sonra gündeme gelen gözetim projeleri daha farklıydı. Saldırganlardan biri ABD’ye öğrenci vizesiyle girmiş ve ticari havacılık kursu almıştı. 11 Eylül saldırganlarının beşi daha önceden FBI veritabanlarında bulunuyordu ve bu saldırganlardan biri sadece iki yıldır ABD’de olmasına rağmen 30 kredi kartına sahipti. Bill Clinton’a göre bunlar hayatın olağan akışına aykırı ve kuşkulanılması gereken verilerdi (Larose, 2005). Bundan sonraki yönelim, artık yalnızca şüpheli kişilerin izlenmesi değil bütünün izlenerek içindeki ayrıksı hareketlerin tespit edilmesi olacaktı.

Nesnelerin İnterneti

20-23 Ocak 2016’da Davos’ta düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu’nun ana teması Dördüncü Sanayi Devrimi’ydi. Dördüncü Sanayi Devrimi, hem dünyada hem de Türkiye’de 2016’nın en çok tartışılan konularından biri oldu. 2016 yılının mart ayında TÜSİAD, Sanayi 4.0 Raporu’nu yayımladı (http://www.tusiad.org/indir/2016/sanayi-40.pdf). Sonrasında da Sanayi 4.0 hakkında çok şey yazıldı ve bunun ülkemiz için önemli bir fırsat olduğu tekrarlanıp durdu. Hatta Türkiye’nin ilk bilgisayar mühendislerinden olan Erol Bilecik’in TÜSİAD başkanlığı Sanayi 4.0 ile ilişkilendirildi:

Bildiğimiz sosyal bilimlerin sonu mu?

Abdurrahman Dilipak’ın bir konferansta söylediği sözler sosyal medyada alay konusu oldu. Dilipak, kredi kartı harcamalarımızın analistlere çok önemli ipuçları sunduğunu söylüyor ve insanları buna ilgisiz kalmamaları konusunda uyarıyordu. Dilipak’ı sosyal medyada alay konusu yapan ise verdiği örnekti [1]:

…kırmızı renk otomobil alan kadınlar genellikle üniversiteli kadınlardır. Kırmızı renk otomobil alan kadınlar sert sigara kullanıyorlar, içki kullanıyorlar. Bu kadınlar evlenemiyorlar ya da evliliklerini sürdüremiyorlar. Bu kadınlar kavgacı çok kaza yapıyorlar ve CHP’ye oy veriyorlar.

Veri, Bilgi, Eylem

5 Şubat 2014 tarihinde mecliste kabul edilen yeni internet yasasının en önemli gerekçelerinden biri özel hayatın korunmasıydı. Bu yeni düzenlemeyle, “özel hayatının gizliliğinin ihlal edildiğini iddia eden kişiler, Başkanlığa (Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı) doğrudan başvurarak içeriğe erişimin engellenmesi tedbirinin uygulanmasını isteyebilir.”

Ancak iddia edilenin aksine yeni düzenleme özel hayatın ihlali konusunda önemli riskler içeriyor. 5651 sayılı yasanın eski halinde erişim sağlayıcılar, sağladıkları “hizmetlere ilişkin, yönetmelikte belirtilen trafik bilgilerini altı aydan az ve iki yıldan fazla olmamak üzere yönetmelikte belirlenecek süre kadar saklamakla ve bu bilgilerin doğruluğunu, bütünlüğünü ve gizliliğini sağlamakla” yükümlüydüler. Yeni düzenlemede ise yer sağlayıcıların “yer sağladığı hizmetlere ilişkin trafik bilgilerini bir yıldan az ve iki yıldan fazla olmamak üzere yönetmelikte belirlenecek süre kadar saklama”sı da eklendi. Fakat daha da önemlisi, “Başkanlığın talep ettiği bilgileri talep edilen şekilde Başkanlığa teslim etme” yükümlülüğü getirildi. Böylece özel hayatı koruyayım derken internet kullanıcıları için daha ciddi bir tehdit ortaya çıktı. Trafik bilgisi kanunda, “internet ortamında gerçekleştirilen her türlü erişime ilişkin olarak taraflar, zaman, süre, yararlanılan hizmetin türü, aktarılan veri miktarı ve bağlantı noktaları gibi değerleri” ifade ediyor. Saklanan ve talep edildiği taktirde teslim edilmesi gereken trafik bilgileri çok masumane görünüyor.

PRISM, Büyük Veri ve Direniş

Sıcak haziran günlerinde patlak veren PRISM skandalı ABD’de ve Avrupa’da büyük tartışmalara ve diplomatik krizlere neden oldu. Basınımızda ise sadece sansasyonel bir haber olarak yer aldı. Çeşitli muhalif hesapların kapatılmasına karşı. Facebook ve Twitter eleştirildi, belirli bir zaman diliminde Facebook kullanmama gibi protestolar yapıldı. Radikal’den Ezgi Başaran, “Facebook dükkânı Kürt siyasetine kapadı” yazısında PRISM skandalına ve Facebook’un ABD ile olan işbirliğine değindi. Ama sadece değindi… Başaran’ın PRISM’i algılayışı da sanki yeni bir Watergate skandalıyla karşı karşıyaymışız gibiydi. Yoksa Kürt siyasetinin Facebook hesaplarının kapatılmasını memnuniyetle karşılaması gerekirdi.