"Enter"a basıp içeriğe geçin

Etiket: Gözetim

Öneri Sistemleri: Sınırlılıklar ve Sorunlar

Nasreddin Hoca, evinin damında çalışırken aşağıya düşer. Komşuları başına toplanır ve hocayı soru yağmuruna tutarlar: ‘Hocam, nasıl düştün, neden dikkat etmedin, kırık var mı…’ Hoca, sorulardan bunalır ve komşularına aralarında damdan düşen biri olup olmadığını sorar. ‘Yok’ yanıtını alınca da ‘Öyleyse boşuna konuşmayın, benim halimden ancak damdan düşen anlar’, der.

Aslında gündelik hayatımızda çoğu zaman Nasreddin Hoca’yı takip ederiz. Sadece daha iyi anlaşılmak ve dertleşmek için değil daha önce bizimle benzer sorunları yaşamış olanların deneyimlerine ve önerilerine daha çok önem verdiğimiz için yaparız bunu. Öneri sistemleri ise bu kendiliğinden eğilimimizi dijital dünyaya taşırlar. Artık benzer deneyimleri yaşamış kişileri kendimiz aramayız. Öneri sistemleri bunu otomatik olarak sağlarlar. Çevrimiçi dünyada dolaşırken sürekli önerilerle karşılaşırız. Video yayını yapan platformlar izleyeceğimiz videoları önerir; müzik yayını yapan platformlar hoşumuza gidecek müzikler önerir; sosyal medya platformları takip edebileceğimiz kişileri önerir ve beğenebileceğimiz içerikleri üst sıralara taşır; alışveriş siteleri satın alabileceğimiz ürünleri gösterir… Öneri sistemleri, dijital dünyanın olmazsa olmazıdır. Bizi gerçekten aradığımız şeylere yönlendirmeyi vadederler ve etkili önerilerde bulunarak, enformasyon denizinde boğulmamızı engellerler.

Bildiğimiz sosyal bilimlerin sonu mu?

Abdurrahman Dilipak’ın bir konferansta söylediği sözler sosyal medyada alay konusu oldu. Dilipak, kredi kartı harcamalarımızın analistlere çok önemli ipuçları sunduğunu söylüyor ve insanları buna ilgisiz kalmamaları konusunda uyarıyordu. Dilipak’ı sosyal medyada alay konusu yapan ise verdiği örnekti [1]:

…kırmızı renk otomobil alan kadınlar genellikle üniversiteli kadınlardır. Kırmızı renk otomobil alan kadınlar sert sigara kullanıyorlar, içki kullanıyorlar. Bu kadınlar evlenemiyorlar ya da evliliklerini sürdüremiyorlar. Bu kadınlar kavgacı çok kaza yapıyorlar ve CHP’ye oy veriyorlar.

Veri, Bilgi, Eylem

5 Şubat 2014 tarihinde mecliste kabul edilen yeni internet yasasının en önemli gerekçelerinden biri özel hayatın korunmasıydı. Bu yeni düzenlemeyle, “özel hayatının gizliliğinin ihlal edildiğini iddia eden kişiler, Başkanlığa (Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı) doğrudan başvurarak içeriğe erişimin engellenmesi tedbirinin uygulanmasını isteyebilir.”

Ancak iddia edilenin aksine yeni düzenleme özel hayatın ihlali konusunda önemli riskler içeriyor. 5651 sayılı yasanın eski halinde erişim sağlayıcılar, sağladıkları “hizmetlere ilişkin, yönetmelikte belirtilen trafik bilgilerini altı aydan az ve iki yıldan fazla olmamak üzere yönetmelikte belirlenecek süre kadar saklamakla ve bu bilgilerin doğruluğunu, bütünlüğünü ve gizliliğini sağlamakla” yükümlüydüler. Yeni düzenlemede ise yer sağlayıcıların “yer sağladığı hizmetlere ilişkin trafik bilgilerini bir yıldan az ve iki yıldan fazla olmamak üzere yönetmelikte belirlenecek süre kadar saklama”sı da eklendi. Fakat daha da önemlisi, “Başkanlığın talep ettiği bilgileri talep edilen şekilde Başkanlığa teslim etme” yükümlülüğü getirildi. Böylece özel hayatı koruyayım derken internet kullanıcıları için daha ciddi bir tehdit ortaya çıktı. Trafik bilgisi kanunda, “internet ortamında gerçekleştirilen her türlü erişime ilişkin olarak taraflar, zaman, süre, yararlanılan hizmetin türü, aktarılan veri miktarı ve bağlantı noktaları gibi değerleri” ifade ediyor. Saklanan ve talep edildiği taktirde teslim edilmesi gereken trafik bilgileri çok masumane görünüyor.

GnuPG: Güvenli E-Posta Kullanımı

Telefon dinlemeleri, izinsiz kaydedilen konuşmalar ve görüntüler Türk siyasi hayatının bir parçası haline geldi. Ses ve görüntü kayıtlarının internete sızdırılmasından sonra kayıtlar sosyal ağlar üzerinden hızla yayılıyor. Hükümetler enformasyonun yayılımını kontrol etmekte zorlanıyorlar. Bu da hükümetleri, hem hukuksal hem de teknik önlemler almaya zorluyor. Bu bağlamda, internete yönelik yeni düzenlemelerin, sosyal ağlarda dolaşan ses ve görüntü kayıtlarının arttığı ve insanların yeni kasetler beklediği bir dönemde gündeme gelmesi manidardır. Mağdur olan kim olursa olsun (Deniz Baykal, MHPli ya da AKPli siyasetçiler) kişilerin mahremiyetlerinin ihlal edilmesi çirkindir, kabul edilemez. Ancak bu internet sansürünü haklı çıkarmaz. İnternete yönelik yeni düzenlemeler korkutucudur (bkz. http://bmo.org.tr/2014/01/08/daha-cok-denetim-daha-cok-sansur/, http://www.alternatifbilisim.org/w/images/Internet_sansuru_derinlesiyor_ocak2014.pdf).

PRISM, Büyük Veri ve Direniş

Sıcak haziran günlerinde patlak veren PRISM skandalı ABD’de ve Avrupa’da büyük tartışmalara ve diplomatik krizlere neden oldu. Basınımızda ise sadece sansasyonel bir haber olarak yer aldı. Çeşitli muhalif hesapların kapatılmasına karşı. Facebook ve Twitter eleştirildi, belirli bir zaman diliminde Facebook kullanmama gibi protestolar yapıldı. Radikal’den Ezgi Başaran, “Facebook dükkânı Kürt siyasetine kapadı” yazısında PRISM skandalına ve Facebook’un ABD ile olan işbirliğine değindi. Ama sadece değindi… Başaran’ın PRISM’i algılayışı da sanki yeni bir Watergate skandalıyla karşı karşıyaymışız gibiydi. Yoksa Kürt siyasetinin Facebook hesaplarının kapatılmasını memnuniyetle karşılaması gerekirdi.

Sanal Para Birimi Bitcoin

1990lı yıllarda ABD ekonomisindeki beklenmedik göstergeler yeni ekonomi tartışmalarını başlattı. Aynı dönemde ortaya çıkan yüksek büyüme oranı, düşük enflasyon ve düşen işsizlik bilişim teknolojilerindeki gelişmelerle ilişkilendirilmişti. İktisadi büyüme konusunda yaptığı çalışmalarla tanınan Robert Solow 1987 yılında, “Bilgisayarlar verimlilik istatistiklerinin dışında her yerde var.” diyordu. Ancak internet kullanımının yaygınlaşmasıyla beraber bilgisayarları verimlilik istatistiklerinde de görmeye başlıyorduk.

Şifrepunk Hareketi

Dünyada bir hayalet dolaşıyor, kripto anarşi hayaleti.

Şifrepunk hareketinin kurucularından Timothy C May’in 1992 yılında yazdığı Kripto Anarşist Manitesto’su (http://www.activism.net/cypherpunk/crypto-anarchy.html) bu tanıdık sözlerle başlıyordu. Şifrepunklar, yıllardır bilişim teknolojilerini kullananlar ve geliştirenler olarak bu teknolojilerin sunduğu anonimlik olanağının farkındaydılar. May gibi bir çok şifrepunk dünyanın sayılı üniversitelerinin ya da şirketlerinin araştırma laboratuvarlarında çalışmakta ve bilgisayarların geleceğini, temel yönelimlerini daha açık seçik görebilmekteydiler. Artık iki kişi ya da grup, birbirinin gerçek adını veya kimliğini bilmeden iletişime geçebilecek, işlerini yürütebilecek ve elektronik sözleşmeler yapabilecekti. Bu gelişmeler elbette hükumet uygulamalarının (vergilendirmeler, düzenlemeler, ekonomik etkileşimlerin kontrolü vb) doğasını da değiştirecekti. Bu devrim (hem toplumsal hem de ekonomik) için gerekli teknoloji geçen on yılda sadece teorik olarak vardı. Şimdi ise düşünceler pratiğe uygulanıyordu ve on yıl sonrasında durum bambaşka olacaktı.

Neden Ubuntu GNU/Linux Kullanmamalıyız?

Richard Stallman, GNU Projesi’nin başlatıcısı ve özgür yazılım hareketinin kurucusu. Yazılımın özel mülkiyetini savunan bilişim teknolojisi şirketlerinin Stallman’ın düşüncelerinden hoşlanmaması olağan bir durum. Fakat özgür yazılımın kendi içinden de Stallman’ın düşüncelerinden hoşlanmayan, en azından onu her şeye itiraz eden huysuz bir ihtiyar olarak gören bir kesim var: Stallman, sürekli bir şeylere itiraz ediyor!