Eylül ayında SEC (Securities and Exchange Commission – ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu), Oracle’ın 2016-2019 yılları arasında Yabancı Yolsuzluk Uygulamaları Yasası (FCPA) hükümlerini ihlal ettiğini duyurdu. SEC’e göre Oracle’ın Türkiye ve BAE’deki yan kuruluşları, Oracle politikalarını ve prosedürlerini ihlal ederek yabancı yetkililerin teknoloji konferanslarına katılmaları için rüşvet fonlarını kullanmıştı. Bu fonlar sayesinde yetkililerin aileleri uluslararası konferanslarda ve Kaliforniya’ya yapılan yan gezilerde kendilerine eşlik etmişti. Oracle, SEC’in iddiaları karşısında sessiz kalmayı tercih etti. Söz konusu iddiaları kabul eden ya da reddeden bir açıklama yapmadı ama hakkındaki yolsuzluk dosyasını kapatmak için SEC’in 23 milyon dolarlık cezasını ödemeyi kabul etti (https://www.sec.gov/news/press-release/2022-173).
Ay: Kasım 2022
Birçok insan YZ’den (yapay zekâ) korkuyor. Bir gün insansı robotların tüm insanlığı yok edebileceğini düşünüyorlar. Olabilir; ama şu anda bu korkunun kendisi Terminatör gibi insansı robotlardan çok daha tehlikeli. Çünkü gerçekte var olan sorunları fark edebilmemizi ve bunlara karşı çözümler geliştirebilmemizi engelliyor. YZ’yi teknik olarak farklı başlıklar altında ele alabiliriz: dar yapay zekâ, yapay genel zekâ, yapay süper zekâ; sembolik yapay zekâ, yapay öğrenme, derin öğrenme vb. Buna karşın, Dyer-Witheford, Kjøsen ve Steinhoff’un (2022) geçmişteki sosyalizm tartışmalarına atıfla, YZ hakkındaki dehşetli korkuları ve beklentileri bir yana bırakarak, bu teknolojilerin “deneysel ve eşitsiz benimsendiği bir aşamayı” belirtmek amacıyla kullandığı “reel (gerçekte var olan) YZ kapitalizmi ” adlandırmasının daha doğru bir yaklaşım olduğunu düşünüyorum. Dyer-Witheford vd’nin (2022) belirttiği gibi YZ kapitalizmi duraklayabilir, sönebilir veya reel sosyalizm gibi patlayabilir. YZ ile donatılmış bir kapitalizmin gideceği yönler oldukça belirsiz. Şimdiki kapitalizm, artı değer üretiminin devam ettiği ama bir çok yönden eskisinden farklı bir sisteme evrilebilir. Ya da kendimizi tamamen farklı bir toplumsal oluşum içinde bulabiliriz. Gidişatın insanlık için iyi mi yoksa kötü mü olacağını şimdilik bilemeyiz. Ama YZ’nin bu süreçte oynayacağı rol, gerçekte (!) var olan sorunlara karşı vereceğimiz mücadelelere bağlı.
2000’li yılların başında İnternet’in yaşamımızı değiştireceği söyleniyor ve İnternet önceki yüzyılların teknolojileri ile karşılaştırılıyordu. Evet, son yirmi yılda insanların yaşamında köklü değişiklikler oldu. Ama bu zaman zarfında, teknolojinin yaşam standardımızı artırdığını gerçekten söyleyebilir miyiz? İnternet sayesinde dışarı çıkmadan faturalarımızı ödüyor, alışveriş yapıyor ve farklı mekanlardaki insanlarla sohbet edebiliyoruz. Bunun gibi daha birçok kolaylıktan söz edebiliriz. Ancak diğer yandan son yıllarda gelir uçurumu giderek artıyor. İnsanlar; eğitim, sağlık, barınma gibi en temel haklardan yoksun olarak yaşamaya zorlanıyor. Günümüz teknolojisi sayesinde hayata geçirilebilen dijital platform ekonomileri güvencesizliği artırıyor. Hükümetlerin gözetim olanakları artıyor. İnternet ve sosyal medyayı hep ifade özgürlüğü bağlamında tartışmayı seviyoruz. Fakat Rusya-Ukrayna savaşı ve Joe Biden’in oğlunun telefon verilerinin sızdırılmasından sonra getirilen yasaklarda gördüğümüz gibi sosyal medya sansür ve yalan haber sarmalının içine hapsolmuş durumda. Geleneksel medya ise zaten uzun süredir yok! En kötüsü de teknoloji çevreyi tüketmek pahasına umarsızca ilerliyor ve yıkıyor. Bu yıkımı anlamak için elektronik atıklara ve kripto paralara bakmak bile yeterli.