2008 yılından itibaren, Mart ayının son çarşambası Belge Özgürlüğü Günü (Document Freedom Day – http://documentfreedom.org/) olarak kutlanıyor. Belge Özgürlüğü Günü (BÖG), FSFE’nin (Free Software Foundation Europe – Avrupa Özgür Yazılım Vakfı) öncülüğünde düzenleniyor ve kullanıcıları açık standartlar ve açık belge biçimleri (formatları) konusunda bilinçlendirmeyi hedefliyor. BÖG, hedef kitlesinin özellikle teknik olmayan kullanıcılar olduğunu söylüyor. Ancak ülkemizde başta Türk bilişimcileri olmak üzere teknik olarak nitelendirilebilecek kesimlerin de açık standartlar konusunda duyarsız davrandığının altını çizmek gerekiyor.
Kategori: Fikri Mülkiyet
Geçen yazıda, özgür yazılımın belirlenmiş, değişmez bir olgu olmayıp, farklı çıkar ilişkilerini barındıran dinamik bir süreç olduğunu anlatmaya çalışmıştım. Bu sayıda ise özgür yazılımdaki ve diğer özgür kültürel çalışmalardaki (Wikipedia gibi) cinsiyetçi eğilimleri tartışacağım.
90lı yıllarda, çocukların eve bilgisayar aldırmak için ebeveynlerine söylediği ufak bir yalandı: Bilgisayarı derslerim için kullanacağım.
2000li yıllarda aynı yalanı eve internet bağlatmak için söylemeye başladık. İnternet, okuldaki başarımız için olmazsa olmazdı. İnternet servis sağlayıcılar reklamlarını (hala) bu “çocukça” yalan üzerinden kurguluyorlar.
Pardus, ilk yerli GNU/Linux dağıtımı değildi. Pardus’tan önce de Türkiye’de GNU/Linux kullanılıyordu. Pardus, projenin başında belirtilen birçok hedefini gerçekleştirememiş olmasına karşın Türkiye’de GNU/Linux’un tanınırlığını ve kullanımını arttırmayı başardı. GNU/Linux’u bilgisayar meraklılarının elinden alıp normal kullanıcılara taşıdı. Ancak Pardus bugün önemli bir yol ayrımında. Projenin geleceği konusunda bir belirsizlik var. Bu yazıda, Pardus’un tarihsel gelişimine, bu yol ayrımına nasıl gelindiğine ve geleceği hakkında yapılan tartışmalara yer verilecek.
defectivebydesign.org adlı site bilgisayar kullanıcılarını DRM tehlikesine karşı bilinçlendirmek için broşürler yayınlıyor ve kampanyalar örgütlüyor. DRM’nin açılımı, DRM’yi savunanlarca Sayısal Haklar Yönetimi (Digital Rights Management) olarak yapılıyor. defectivebydesign.org gibi DRM’ye karşı çıkanlar ise DRM’nin açılımını Sayısal Kısıtlamalar Yönetimi (Digital Restrictions Management) olarak yapmayı tercih ediyor.
Özgür Yazılım Hareketi, özel mülk yazılıma karşı yalnız teknik alanda değil, ideolojik alanda da mücadele ediyor. Bu mücadele kapsamında, kullanıcı/geliştirici hakları açısından olumsuz çağrışımlar içeren bazı kelimelerin kullanılmaması yönünde önerilerde bulunuyor. Örneğin, özgür yazılımda kaynak koduna erişimi ifade etmek için açık ve kapalı sözcüklerinin kullanımını doğru bulmuyor. Çünkü, kaynak kodunu ihtiyaca göre değiştirip yazılımı geliştiremedikçe kaynak kodunun görünür ya da gizli olması bir anlam ifade etmiyor. Ya da son yılların popüler teknolojisi DRM’in açılımını Sayısal Haklar Yönetimi (Digital Rights Management) olarak ifade etmek yerine bu teknolojiyi kullanıcı hakları açısından ele alıyor ve açılımını Sayısal Kısıtlamalar Yönetimi (Digital Restrictions Management) olarak yapmayı tercih ediyor. GNU sayfasında bir listesine ulaşabileceğiniz (bkz. http://www.gnu.org/philosophy/words-to-avoid.html) bu kelimelerin üstünkörü kullanımı egemen ideolojiyi güçlendiriyor. Bunun en tipik örneği de, fikri mülkiyet kavramı.
Bilişim teknolojilerinin (BT) gelişiminde en belirleyici etkenlerden biri fikri mülkiyet hakları için yapılan mücadele oluyor. BT’de son yıllarda yaşanan gelişmelerle beraber ses ve görüntü içeriğinin kolayca saklanabilir ve taşınabilir olması medya ve eğlence sektöründeki yapımcı şirketleri telaşlandırıyor. Bilişim sektörünün kendisinde de benzer bir durum yaşanıyor. Bilişim şirketleri, rekabet güçlerini arttırabilmek amacıyla telif hakları ve patentler üzerinden kıyasıya bir mücadele yürütüyor.
Adettendir, ölen birinin arkasından kötü konuşulmaz. Fakat yalan söylemek de olmaz: En baştan söyleyelim, biz kendisini pek iyi bilmezdik. Asaf Güven Aksel, Sol’daki yazısında “Jobs: Ne Melek Ne Şeytan, Sadece Meta Üreticisi” diye başlık atmış [1] . Yanılıyor, Jobs şeytanın ta kendisi! Şeytanın şeytanlığı, ademoğluna yedirdiği elmada saklıdır.
ABD Savunma Bakanlığı’nın desteği ile yürütülen ARPA Net projesinin devamı olan İnternet’in, bizim “Eşit ve Özgür Bir Dünya” düşümüze yardımcı olması için geliştirilmediğini biliyoruz. Bugün oldukça popüler olan Facebook ve Youtube benzeri web uygulamalarının “aman gençler Devrim yapsın” diye geliştirilmediğini de biliyoruz. Fakat buna rağmen İnternet’i ve uygulamalarını iyi/kötü, yararlı/zararlı ekseninde tartışmayı seviyoruz.