"Enter"a basıp içeriğe geçin

YARIMADA

Pardus: Nereden nereye?

Pardus, ilk yerli GNU/Linux dağıtımı değildi. Pardus’tan önce de Türkiye’de GNU/Linux kullanılıyordu. Pardus, projenin başında belirtilen birçok hedefini gerçekleştirememiş olmasına karşın Türkiye’de GNU/Linux’un tanınırlığını ve kullanımını arttırmayı başardı. GNU/Linux’u bilgisayar meraklılarının elinden alıp normal kullanıcılara taşıdı. Ancak Pardus bugün önemli bir yol ayrımında. Projenin geleceği konusunda bir belirsizlik var. Bu yazıda, Pardus’un tarihsel gelişimine, bu yol ayrımına nasıl gelindiğine ve geleceği hakkında yapılan tartışmalara yer verilecek.

İnternette Anonimlik ve Tor Projesi

FBI ve ABD Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanan el ilanında, vatandaşlar internet kafelerdeki terörist faaliyetlere karşı duyarlı olmaya çağrılıyorlar (bkz. http://info.publicintelligence.net/FBI-SuspiciousActivity/Internet_Cafe.pdf). El ilanı, vatandaşların teröristi nasıl tanıyacağı konusunda ipuçları veriyor. İnternette terörist ve devrimci yazının incelenmesi, polise ve hükumete karşı mücadele taktiklerinin araştırılması, silah, patlayıcı madde ya da askeri teçhizatlar ile ilgili belgelerin indirilmesi, internette gezinirken ip adreslerini gizleme amaçlı web sitelerinin ya da anonimleştiricilerin kullanılması şüpheli durumlar olarak nitelendiriliyor.

Her şey bir yana, internette anonim gezintinin şüpheli davranışlar listesine girmesi, internette gözetim olgusunun ABD hükumetinin gözünde olağanlaştığını gösteriyor. İnternete içsel olan anonim kullanım eğilimi, Google ve Facebook gibi bilişim şirketlerinin baskısıyla kimliklendirilmeye çalışılıyor. Kullanıcıların Facebook’a gerçek kimlikleriyle üye olmaya zorlanması, Gmail’in arada bir bizden telefon numaramızı istemesi ve son derece geniş bir uygulama yelpazesine sahip olan Google’ın uygulamalarında tek ve bütünleşik bir gizlilik politikası kullanmaya başlaması bu kimliklendirme sürecinin bir parçası. Daha önceki sayılarımızda, yeni gözetime, internetteki hareketlerimizin kaydedilip analiz edildiğine, sosyal ağlardaki ilişkilerimizin analizinden elde edilebilecek verilere yer vermiştik. Bu yazıda ise internette anonimlik ve bunun hükumetlere ve şirketlere rağmen nasıl gerçekleştirilebileceği tartışılacak.

DRM Tehlikesi

defectivebydesign.org adlı site bilgisayar kullanıcılarını DRM tehlikesine karşı bilinçlendirmek için broşürler yayınlıyor ve kampanyalar örgütlüyor. DRM’nin açılımı, DRM’yi savunanlarca Sayısal Haklar Yönetimi (Digital Rights Management) olarak yapılıyor. defectivebydesign.org gibi DRM’ye karşı çıkanlar ise DRM’nin açılımını Sayısal Kısıtlamalar Yönetimi (Digital Restrictions Management) olarak yapmayı tercih ediyor.

İnternet’e Eşit ve Özgür Erişim Hakkı

3 Haziran 2011’de, bizim filtreli İnternet uygulamasını tartıştığımız günlerde, Birleşmiş Milletler, İnternet erişimini temel bir insan hakkı olarak tanımlayan bir rapor yayımladı [1]. Hatırlanacağı üzere, “Arap Baharı” eylemlerinde muhaliflerin İnternet’i etkin kullanımı karşısında hükumetler ülkelerindeki İnternet kullanımını tamamen engellemeye kadar varan yaptırımlar uygulamıştı. Fakat İnternet erişimine yönelik tehdit, bu ülkelerle de sınırlı değildi. Tüm dünyada, çeşitli web sitelerinin kapatılması , engellenmesi ya da bizde olduğu gibi filtrelenmesi son zamanlarda çok sık rastlanan uygulamalardı. Ancak Fransa’da ve İngiltere’de gündeme gelen “üç vuruş” (three strikes) ya da “yükseltilmiş yanıt” (graduated response) olarak ifade edilen kanunlar, erişim engellemelerine yeni bir boyut kattı.

Google’ın Yeni Gizlilik Politikası: Ne değişti?

Google, 1 Mart 2012 tarihinden itibaren uygulayacağı yeni gizlilik politikasını duyurdu. Google tarafından sağlanan çeşitli hizmetleri artık bu politika çerçevesinde kullanacağız. Uygulamaların kullanıcı lisanslarını ve web sitelerinin gizlilik politikalarını genelde pek okumuyoruz. Yasal ve teknik jargonun iç içe geçtiği bu metinlerin okunması zor, karışık ve sıkıcı geliyor. Bu nedenle, işin kolayına kaçıyor ve yazılanları doğrudan kabul ediyoruz. Google’ın duyurusunu yaptığı yeni gizlilik politikası metni ise, örneklerine göre daha basit bir dil kullanılarak hazırlanmış. Kullanıcıya metnin okunmasında yardımcı olmak amacıyla, metinde kullanılan teknik terimlerin açıklamaları yapılmış. Basında yer alan haberlerin etkisiyle, birçok İnternet kullanıcısı (belki de hayatlarında ilk kez) Google’un sitesinde yer alan yeni gizlilik politikasını okumaya niyetlendi. Fakat, ne yazık ki, metin son derece açık bir dille yazılmış olmasına rağmen neyin değiştiği konusu o kadar açık değildi.

Bu yazıda, önce Google hakkında kısa bir bilgi verilecek. Daha sonra, Google’ın yaptığı açıklamalar doğrultusunda, Google’un gizlilik politikasında yaptığı değişiklik değerlendirilecek. Son olarak da, Google’a (ve diğer arama motorlarına) karşı ne yapılabilir sorusuna yanıt aranacak.

Fikri Mülkiyet Hakları?

Özgür Yazılım Hareketi, özel mülk yazılıma karşı yalnız teknik alanda değil, ideolojik alanda da mücadele ediyor. Bu mücadele kapsamında, kullanıcı/geliştirici hakları açısından olumsuz çağrışımlar içeren bazı kelimelerin kullanılmaması yönünde önerilerde bulunuyor. Örneğin, özgür yazılımda kaynak koduna erişimi ifade etmek için açık ve kapalı sözcüklerinin kullanımını doğru bulmuyor. Çünkü, kaynak kodunu ihtiyaca göre değiştirip yazılımı geliştiremedikçe kaynak kodunun görünür ya da gizli olması bir anlam ifade etmiyor. Ya da son yılların popüler teknolojisi DRM’in açılımını Sayısal Haklar Yönetimi (Digital Rights Management) olarak ifade etmek yerine bu teknolojiyi kullanıcı hakları açısından ele alıyor ve açılımını Sayısal Kısıtlamalar Yönetimi (Digital Restrictions Management) olarak yapmayı tercih ediyor. GNU sayfasında bir listesine ulaşabileceğiniz (bkz. http://www.gnu.org/philosophy/words-to-avoid.html) bu kelimelerin üstünkörü kullanımı egemen ideolojiyi güçlendiriyor. Bunun en tipik örneği de, fikri mülkiyet kavramı.

Bilgisayarlarımızı Çalıyorlar

Bilişim teknolojilerinin (BT) gelişiminde en belirleyici etkenlerden biri fikri mülkiyet hakları için yapılan  mücadele oluyor. BT’de son yıllarda yaşanan gelişmelerle beraber ses ve görüntü içeriğinin kolayca saklanabilir ve taşınabilir olması medya ve eğlence sektöründeki yapımcı şirketleri telaşlandırıyor. Bilişim sektörünün kendisinde de benzer bir durum yaşanıyor. Bilişim şirketleri, rekabet güçlerini arttırabilmek amacıyla telif hakları ve patentler üzerinden kıyasıya bir mücadele yürütüyor.

Jobs: Sadece Meta Üreticisi Değil, Şeytanın Ta Kendisi

Adettendir, ölen birinin arkasından kötü konuşulmaz. Fakat yalan söylemek de olmaz: En baştan söyleyelim, biz kendisini pek iyi bilmezdik. Asaf Güven Aksel, Sol’daki yazısında “Jobs: Ne Melek Ne Şeytan, Sadece Meta Üreticisi” diye başlık atmış [1] . Yanılıyor, Jobs şeytanın ta kendisi! Şeytanın şeytanlığı, ademoğluna yedirdiği elmada saklıdır.

Türkiye İnterneti Nereye Gidiyor?

Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurulu’nun (BTK) 22 Şubat tarihinde aldığı “İnternet’in Güvenli Kullanımı” başlıklı kararı, 15 Mayıs’ta Türkiye’nin dört bir yanında binlerce İnternet kullanıcısı tarafından “İnternetime Dokunma” diyerek protesto edildi[1].

15 Mayıs eylemleri, her hak arama eyleminde olduğu gibi dezenformasyonu da beraberinde  getirdi:

Özel Hayat

Kamuoyu önce Deniz Baykal’ın kaseti ile tanıştı. Baykal, olaydan kısa bir süre sonra  CHP Genel Başkanlığı’ ndan istifa etti. Seçimler yaklaşırken tanrılar bu sefer kurban olarak MHP yöneticilerini gözlerine kestirmişti. İki MHP yöneticisinin görüntüleri İnternet’e düştü. Hemen ardından da istifaları geldi. Bu yazı yazılırken, gizli güçler ellerinde daha dört MHP yöneticisine ait kayıtlar olduğunu söylemekte ve MHP Genel Başkanı’nın istifasını istemekteydi. CHP ve MHP yöneticileri yaşananlara “ama bu özel hayattır…” şeklinde cılız itirazlarda bulundular. Başbakan Erdoğan buna itiraz etti ve özel hayat kavramında da bir açılım yaptı. Bu vakaların özel hayat kapsamında değerlendirilemeyeceğini, çünkü yaşananların ilgili kişilerin eşleriyle olmadığını söyledi ve ardından da bir ahlak vaazında bulunmayı ihmal etmedi.