"Enter"a basıp içeriğe geçin

YARIMADA

Şifrepunk Hareketi

Dünyada bir hayalet dolaşıyor, kripto anarşi hayaleti.

Şifrepunk hareketinin kurucularından Timothy C May’in 1992 yılında yazdığı Kripto Anarşist Manitesto’su (http://www.activism.net/cypherpunk/crypto-anarchy.html) bu tanıdık sözlerle başlıyordu. Şifrepunklar, yıllardır bilişim teknolojilerini kullananlar ve geliştirenler olarak bu teknolojilerin sunduğu anonimlik olanağının farkındaydılar. May gibi bir çok şifrepunk dünyanın sayılı üniversitelerinin ya da şirketlerinin araştırma laboratuvarlarında çalışmakta ve bilgisayarların geleceğini, temel yönelimlerini daha açık seçik görebilmekteydiler. Artık iki kişi ya da grup, birbirinin gerçek adını veya kimliğini bilmeden iletişime geçebilecek, işlerini yürütebilecek ve elektronik sözleşmeler yapabilecekti. Bu gelişmeler elbette hükumet uygulamalarının (vergilendirmeler, düzenlemeler, ekonomik etkileşimlerin kontrolü vb) doğasını da değiştirecekti. Bu devrim (hem toplumsal hem de ekonomik) için gerekli teknoloji geçen on yılda sadece teorik olarak vardı. Şimdi ise düşünceler pratiğe uygulanıyordu ve on yıl sonrasında durum bambaşka olacaktı.

Belge Özgürlüğü Günü

2008 yılından itibaren, Mart ayının son çarşambası Belge Özgürlüğü Günü (Document Freedom Day – http://documentfreedom.org/) olarak kutlanıyor. Belge Özgürlüğü Günü (BÖG), FSFE’nin (Free Software Foundation Europe – Avrupa Özgür Yazılım Vakfı) öncülüğünde düzenleniyor ve kullanıcıları açık standartlar ve açık belge biçimleri (formatları) konusunda bilinçlendirmeyi hedefliyor. BÖG, hedef kitlesinin özellikle teknik olmayan kullanıcılar olduğunu söylüyor. Ancak ülkemizde başta Türk bilişimcileri olmak üzere teknik olarak nitelendirilebilecek kesimlerin de açık standartlar konusunda duyarsız davrandığının altını çizmek gerekiyor.

Neden Ubuntu GNU/Linux Kullanmamalıyız?

Richard Stallman, GNU Projesi’nin başlatıcısı ve özgür yazılım hareketinin kurucusu. Yazılımın özel mülkiyetini savunan bilişim teknolojisi şirketlerinin Stallman’ın düşüncelerinden hoşlanmaması olağan bir durum. Fakat özgür yazılımın kendi içinden de Stallman’ın düşüncelerinden hoşlanmayan, en azından onu her şeye itiraz eden huysuz bir ihtiyar olarak gören bir kesim var: Stallman, sürekli bir şeylere itiraz ediyor!

Phorm’a Neden Karşı Çıkmalıyız?

Geçtiğimiz aylarda ülkemize Phorm adlı bir şirket geldi. TTNET ile işbirliği içinde sessiz sedasız çalışmalarına başladı. Phorm’un başka ülkelerdeki faaliyetlerinden haberdar olan internet aktivistleri (en başta da Alternatif Bilişim Derneği üyeleri), kamuoyunu Phorm ve kullandığı DPI (Deep Package Inspection – Derin Paket İzleme) teknolojisi hakkında bilgilendirmeye yönelik belgeler ve videolar hazırladılar, basın açıklamaları yaptılar ve “TTNET tarafından internet kullanıcılarının rızası ve bilgisi olmadan getirilen sistem ile kişilerin internetteki verilerinin izinsiz olarak ele geçirildiğini ve ticari amaçla haksız kullanıldığına” dikkat çekerek suç duyurusunda bulundular (Ayrıntılı bilgi için bkz. http://www.enphormasyon.org/).

Alan Turing (*)

Bilişim Dergisi’nin Eylül 2012 sayısında, BMO (Bilgisayar Mühendisleri Odası) Kurucu Yönetim Kurulu ile yapılan bir röportaj yer almaktaydı. BMO Kurucu Yönetim Kurulu’na yöneltilen sorulardan birinde, Matt Mullenweg, Mark Zuckerberg, Bill Gates ve Steve Wozniak bilgisayar dünyasının kurucuları olarak nitelendiriliyordu. Bu kişileri, bilgisayar dünyasının kurucuları olarak nitelendirmek, (özellikle Gates ve Wozniak için) popüler kültürde oldukça yaygın olsa da Bilişim Dergisi’ne hiç yakışmamıştı. Soruya verilen yanıtta bu uygunsuz ifadeye dikkat çekiliyor, söz konusu kişileri “bilgisayar piyasasının kurucuları ve sahipleri” olarak tanımlamanın daha uygun olacağı belirtiliyor ve bilgisayarın çok sayıda bilimcinin ve mühendisin kolektif çabasının bir ürünü olduğu vurgulanıyordu.

Vikipedi’ye Neden Katkıda Bulunmalıyız?

90lı yıllarda, çocukların eve bilgisayar aldırmak için ebeveynlerine söylediği ufak bir yalandı: Bilgisayarı derslerim için kullanacağım.

2000li yıllarda aynı yalanı eve internet bağlatmak için söylemeye başladık. İnternet, okuldaki başarımız için olmazsa olmazdı. İnternet servis sağlayıcılar reklamlarını (hala) bu “çocukça” yalan üzerinden kurguluyorlar.

Yazılım Mühendisliği

Dil Derneği tarafından yayımlanan sözlükte bilgisayar, “çok sayıda aritmetiksel ya da mantıksal işlemlerden oluşan bir işi, önceden verilmiş bir izlenceye göre yapıp sonuçlandıran elektronik aygıt” olarak tanımlanır. Bilgisayar, donanımdan (hardware) ve yazılımdan (software) oluşur. Yine aynı sözlükte donanım, “bilgisayarı oluşturan gereçlerin tümü” , yazılım ise “bir bilgiişlem dizgesinin işleyişiyle ilgili bilgisayar izlencelerinin, kuralların ve gerektiğinde belgelemenin tümü” şeklinde tanımlanır. Bir diğer deyişle, donanımla bilgisayarın dokunulabilir bileşenlerine, yazılımla ise maddi olmayan bileşenlerine işaret edilir. Buna göre, fare, klavye, monitör, disk vb. donanım kapsamında değerlendirilirken, işletim sistemi, oyunlar, belge biçimleri (jpg, xml, html, mpg vb.), ofis uygulamaları vb. yazılım kapsamında değerlendirilir.

Pardus: Nereden nereye?

Pardus, ilk yerli GNU/Linux dağıtımı değildi. Pardus’tan önce de Türkiye’de GNU/Linux kullanılıyordu. Pardus, projenin başında belirtilen birçok hedefini gerçekleştirememiş olmasına karşın Türkiye’de GNU/Linux’un tanınırlığını ve kullanımını arttırmayı başardı. GNU/Linux’u bilgisayar meraklılarının elinden alıp normal kullanıcılara taşıdı. Ancak Pardus bugün önemli bir yol ayrımında. Projenin geleceği konusunda bir belirsizlik var. Bu yazıda, Pardus’un tarihsel gelişimine, bu yol ayrımına nasıl gelindiğine ve geleceği hakkında yapılan tartışmalara yer verilecek.

İnternette Anonimlik ve Tor Projesi

FBI ve ABD Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanan el ilanında, vatandaşlar internet kafelerdeki terörist faaliyetlere karşı duyarlı olmaya çağrılıyorlar (bkz. http://info.publicintelligence.net/FBI-SuspiciousActivity/Internet_Cafe.pdf). El ilanı, vatandaşların teröristi nasıl tanıyacağı konusunda ipuçları veriyor. İnternette terörist ve devrimci yazının incelenmesi, polise ve hükumete karşı mücadele taktiklerinin araştırılması, silah, patlayıcı madde ya da askeri teçhizatlar ile ilgili belgelerin indirilmesi, internette gezinirken ip adreslerini gizleme amaçlı web sitelerinin ya da anonimleştiricilerin kullanılması şüpheli durumlar olarak nitelendiriliyor.

Her şey bir yana, internette anonim gezintinin şüpheli davranışlar listesine girmesi, internette gözetim olgusunun ABD hükumetinin gözünde olağanlaştığını gösteriyor. İnternete içsel olan anonim kullanım eğilimi, Google ve Facebook gibi bilişim şirketlerinin baskısıyla kimliklendirilmeye çalışılıyor. Kullanıcıların Facebook’a gerçek kimlikleriyle üye olmaya zorlanması, Gmail’in arada bir bizden telefon numaramızı istemesi ve son derece geniş bir uygulama yelpazesine sahip olan Google’ın uygulamalarında tek ve bütünleşik bir gizlilik politikası kullanmaya başlaması bu kimliklendirme sürecinin bir parçası. Daha önceki sayılarımızda, yeni gözetime, internetteki hareketlerimizin kaydedilip analiz edildiğine, sosyal ağlardaki ilişkilerimizin analizinden elde edilebilecek verilere yer vermiştik. Bu yazıda ise internette anonimlik ve bunun hükumetlere ve şirketlere rağmen nasıl gerçekleştirilebileceği tartışılacak.